sevgiliyle hoş vakit geçirmek, karın doyurup çay içmek için yapılandır. unutulmamalıdır ki önemli olan sevgili ile bir arada olmaktır. gönüller bir olunca samanlık seyran olur.
niye gidilmesin arkadaşım simit güzel bir şeydir can çekilir gidilir hele o simit bir de ankara simitiyse tadından yenmez allah seni inandırsın yanında bir de üçgen peynir, ayran combosu yaptın mı mis gibi işte ne olmuş yani.
aslında simit sarayları acayip bir atmosfere sahiptir. içerdeki insan profilleri çok farlıdır. Sevgiliyle oturup aşk tazelenecek biyer hiç değildir. Çoooooooook zorda kalımmadığı taktirde gidilmememsi gerekmektedir.
Sabah - aslında öğlendir ama siz kahvaltı edeceğiniz için sabah sayılabilir - zorla yataktan kalktıktan sonra gidip sıcak simit ve yanında içim beyaz peynirle kahvaltı etmek gayet güzel gelir.
ilişkinin ilerleyen dönemlerinde mekana doyumun arttıgı bir safhada gercekleşmik olmasını temenni ediyorum. keza ilk bulusma ise vahim bir duruma dalalettir. yetersiz ekonomik gücü eleştiriyor olmak istemem ama bir park bahce daha hoş bir ortam olabilirdi kanımca. hatta simit sarayından alınan simitler ile bir bankta oturmak bence iki tarafın da guzel vakit geçirmesini saglayan bir aktivite olaiblirdi.işte tam bu noktada (bkz: hava muhalefeti)
Belediye otobüsüyle simit sarayına giden sevgilileri dikizliyen yazarın orada ne işi olduğunu anlayamadığım durumdur. Fakir delikanlının sevgilisi olmasının kıskanıldığını düşünmemek içten değil. Yoksa sıradan birilerini kim neden dikizlesin..
eziklik olarak görülmesi yanlış nitelendirilmedir, her gelir düzeyinden insanların farklı mekanlarda buluşabilme özelliği olduğu gibi bunu aşağılama olarak gören birey kendini aşağılamaktan öteye gidemez. kimi yazarların (isim , bakınız felan vermeye gerek yok) olayı basite indirerek hatun kaldırma düşüncesi çerçevesinde göstermesi de aklıma insanın fikri ne ise zikri de odur deyimini getirmektedir. herkes zengin olucak yada her fakir fakir kalıcak hiç bi zaman hiç bi şekilde sevggili ile simit sarayına gidilmez gibi bir kural olmaması gerektiği gibi bu düşünceye sahip yazarın insanları kendi dar aklında tabakalara ayırarak kendini bi b.k sanması durumudur. gelir gider durumu farketmeden , mevlanın dediği gibi ne insanlar gördüm üstünde elbise yoktu ne elbiseler gördüm içinde insan yoktu sözü ile bu düşünce tarzına sahip arkadaşların silkelenme gerekliliğini belirten başlıktır.
hele bir de pazar günü sırf bu eylemi gerçekleştirmek için erken uyanıyorsanız, tadından yenmez. Sıcacık simitlerin yanında üçgen peyniri eritir, sevdiceğinizi beslersiniz. ardından elinize gazetenizi alır, sevdiceğinizle günün kritiğini yapar ve harika bir pazar gününe "merhaba" dersiniz.