öyle bir özlem ve özlemek ki sevgilisi olanların veya sevgili muhabbeti yapanların mesajlarını, yazışmalarını, mesajlaştıkları anda yüzlerindeki o karma ifadeleri deli gibi kıskanmak. Çok özlersin zamanla, geceleri yorganın altında, gündüz yolda yürürken, akşamları sofranın başında gelen mesaj sesiyle bütün yüzlerin sana koala gibi bakan ifadelerini... Bir mesaj paketi de yapmazsın, zamanla mesaj atmayı ve gelen mesaja heycanla bakmayı unutur, nisyan eylersin. Baş parmağındaki tuş ezikliğini, avucunun içindeki telefon izini artık göremezsin, hissedemezsin. Anlat anlat bitmez, öyle lanet, öyle pastel bir özlem ki rengi ve sancısı dinmez. Neyse üstüne bir sigara yakalım da bitirelim bari, içim dışıma çıktı.
ayrıldıktan sonra başa gelen özlemdir. Çünkü bir sevgilinin en son söyledikleri unutulur ve artık onunla mesajlaşmak yemek yemek gibi bir ihtiyaç olmuştur.
Sorun da burda zaten azizim. insanlar o kadar alıştılar ki mesalaşmaya, karşılıklı konuşmayı unuttular. sevgilinin kokusunu özlemek, gözlerini, sıcaklığını özlemek dururken insanlar şimdi mesajlaşmayı özlüyolar.
Sesli harfleri öldüren mesajlaşmaları mı özlüyorsunuz?
başkalarıyla mesajlaşmaktan nefret etmenizi sağlayan durum. en yakın arkadaşınızla bile mesajlaşmak istemezsiniz, ararsınız sesini duyarsınız ve kapatırsınız. çünkü adeta mesajlaşmak sadece sevgilinizle yapılan bir eylem haline gelmiştir. bir süre sonra mesaj yazmayı bile unuttuğunuzu farkedersiniz. *
boşa gittiği halde arada sırada mesaj atabilmek ve hala sevilen eski sevgiliye avea günlük bedava sms verdiğinde onunla konuşabilmek için sms almanın göz önüne serdiği durumdur. çok kötüdür.