düşün bitanem... sabah bir uyanıyorum... ak alnın göğsümde, pamuk elin avcumda sıkı sıkı tutmuşum bıraksam gidecekmişsin gibi... içime çekiyorum bu güzel ânı.. içime çekiyorum seni... miss... böyle sabahları ne çok hayal etmiştim oysa ki... ne dualar etmiştim böyle sabahlar için allah'a.. sonunda duydu dualarımı seni verdi bana... sen, allah'ın bana; "bak senin için ne yazdım." deme şekliydin galiba... baksana bu an ya cennette bu kadar mutlu ederdi insanı ya da senin kollarında... meğer allah'ın kullara bahşettiği cennet buradaymış... ben onca senemi seni arayarak geçirmişim.. sıcaklığın beni benden alıyor sevgili... hangi güç beni çıkarabilirki kollarının arasından.. işe geç kalacakmışım.. kalayım anasını satim ne olur? bir gün geç gitsem şirket batmaz galiba... yavaşca hareket ederek bu anın tadını kaçırmamak adına telefonlarımıza uzanıyorum. önce kendimin sonra senin alarmını kapatıyorum... sende geç kal bugün.. banane.. bozulmasın bu an... her an uyanabilirsin diye hiç hareket etmiyorum.. elimden gelse nefes bile almayacağım.. ama olmuyor işte senin kokunu içime çekebilmek için çok bekledim... saat ağııır ağır ilerliyor... acelemde yok zati... görebildiğim kadar yüzüne bakıyorum... önce alnın takılıyor gözlerime... sonra kaşların... sonra kirpiklerin... sonra burnun... elmacık kemiklerinde geziyor bakışlarım... oradan dudaklarına geçiyor... sonra çenene... sonra yanağına... yavaaşça avcumdaki elini dudaklarıma yaklaştırıyorum... parmaklarını öpmek bir besmele benim için... güne başlarken onları öpmezsem işim rast gitmeyecek gibi geliyor... usulca öpüyorum parmaklarını... kalbim deli gibi çarpıyor uyandıracak seni neredeyse... kalbim dursun istiyorum uyanmaman için... durmuyor... daha sert çarpıyor kendini göğüs kafesimin duvarlarına... sakinleşmem lazım... başka şeyler düşüneyim diyorum... saçların geliyor aklıma bu sefer... haydaaaa daha da şiddetleniyor kalbim... bakışlarını düşüneyim diyorum.. olmuyor.. gülüşün... olmuyor... hep, hep daha çok heyecanlanıyorum... en iyisi diyorum... senli düşünceler yerine daha başka bir şey düşüneyim... hiç bir şeyin sensiz tadı olmadığını farkediyor, tekrar seni düşünmeye başlıyorum... saat daha bir ağır ilerliyor... tik tak tik tak... neden bu kadar ses yapan bir saat var ki diyorum.. saat yüzünden nefesini duyamıyorum... ilk defa sen yanımdayken farkediyorum saatin bu kadar ses yaptığını... caddede bir araba korna çalıyor... sövüyorum içimden.. dışımdan sövsem kızarsın... sen duyma diye... duymuyorsun nasılsa diye... bam güm giriyorum o şoföre... hiç mi saygısı yok canım bu insanların uyuyan insanlara... belki bir bebek daha yeni dalabildi uykusuna... belki koynumda uyuyan bebeğin biraz daha uyumaya ihtiyacı var... allah allah... saygısız insanlar... neyse, ne diyorduk... saat... saat dursun istiyordum ama durmuyordu... ne kadar yavaşlasa da durmuyordu... kalkayım sana bir şeyler hazırlayayım diye düşündüm... bunu sevmediğini söylediğin aklıma geldi sonra... hoş sevdiğini söyleseydin bile kalkıp, bu ânı bozup, sana kahvaltı hazırlayacak halimde yoktu hani... uyandığında birlikte hazırlardık nasılsa... sen domatesi, salatalığı keserken bende çayın suyunu koyar, o arada da sucuk reklamlarında bolca gördüğümüz sarısı bozulmamış yumurtalar var ya ondan yapardım... hani şu ekmeği bandırıp patlatarak sarısını akıttıkları reklamlardan bahsediyorum... insanın nasılda canını çektiriyorlar... bu reklamcılar işi biliyor yahu... şimdi uyansanda yapsak keşke... neyse neyse vazgeçtim, uyanma.. yumurtanın acelesi yok şimdi... eyvah karnım gurulduyor... : ))) uyanma sakın.. oh durdu... bakiim.. uyanmamışsın iyi bari... bu anı bir gurultu bozsun istemem çünkü... bir saniye daha fazla kalsak böyle benim için kârdır... yüzük parmağına takılıyor gözüm... boş... yakında dolacak... ama biraz sabır... sana orijinal bir teklif düşünüyorum şu anda... hem okulunda var güzel kız biliyorsun... o bitmeden olamıyor bazı şeyler... diplomanı aldığın gün teklifini de alacaksın... ama senin daha haberin yok tabi bundan... olmasında zaten büyüsü kaçar sonra... kirpiklerin oynuyor... rüya mı görüyorsun?.. uyanacak mısın yoksa?.. yine kalbim atmaya başlıyor... yani zaten atıyordu da işte anladın sen... milletin kalbi gügüb gügüb atar benimki sesen sesen diye atıyor... kalp var bende sanırım... kalbimde de sen... uyanıyorsun... ne güzel uyanıyorsun sen... demek ki sen her sabah böyle uyanıyorsun ve ben geçen ömrümün her sabahında kaçırmışım bu anı... vay benim geçmiş zamanım... boşa geçmiş zamanım... şu tatlılığa bakar mısın? ne yazık ki sende kaçırmışsın hep bu anı... haha : )... neyse ki yalnız değilim... gözlere bak kısık kısık bakıyor.. daha uykulu... uykuluyken bile güzel bakıyorlar... bu bir ayrıcalık sanırım... uyanık olduğumu görünce gülümsüyorsun... bende sana gülümsüyorum...
+günaydın prenses.. : )
-günaydın..
+ben mi uyandırdım?
-hayır.. neden ki?
+bilmem.. uyanma diye yarım saattir bir çaba içindeyimde burada... ben uyandırdıysam üzülürüm...
-kendim uyandım galiba...
+iyi bakalım...
-...
+ne gördün rüyanda anlat bakalım.. göz kapakların baya hareket halindeydi...
-bilmem... sen vardın sanırım bir de bir sürü kız...
+merak ettim bak şimdi... ne yapıyordum o kadar kızla...
-heey şımarma hemen... moral bozmak istemem ama hiç bir şey yapamıyordun tabiki de... ben vardım çünkü yanında.. : )
+bu kötü olmuş desene...
-bak geliyo beş kardeş...
+tamam tamam.. şaka yapıyorum güzellik.. kaçta bugün ilk dersin?
-08.30... saat kaç?...
+umarım önemli bir dersin yoktur...
-neden?
+çünkü saat şu anda derste olmak gereken saat.. : )
-hiii eyvahhh...
+ne oldu?
-ne olacak dersi kaçırdım...
+ee..
-ne eesi?
+ne olacak ya hu bende işe gitmedim...
-aa evet... sen niye gitmedin?
+senin için.. birazdan arar patronu hasta olduğumu ve bugün gelemeyeceğimi söylerim... bugün seninle bu evde, bu odada, bu şekilde günü bitirmek istiyorum... tabi senin içinde bir sakıncası yoksa...
-hmmm.. öyle mii?
+evet öyle prenses..
-pekii... bunu bende isterim... diyip tekrar sarılıyorsun bana tekrar uyuduğumuz konuma dönüyoruz....
5 dakika sonra.
-bir dakika ya... ee benim alarmım niye çalmadı ki?
+ee... şeyyy.. bilmem.. ayarlamıyı unutmuş olabilir misin? : )
-bu gülüşü sevmedim... ayrıcaaa yatmadan önce iki kere kontrol ettim ayarladığımdan eminim...
+neden bir kere de ikna olmadın mı?
-ya.. konuyu saptırma... senin bi parmağın olmasın bu işte...
+bilmem... : ) (baş parmağımı göstererek) belki bu parmağımın işi olabilir...
-ya.. sen mi kapattın?
+evet.. ne var yani... sevdiceğimle biraz daha vakit geçireyim istedim... çok mu?
-çok değil de.. ya önemli bir sınavım olsaydı.. yapma bir daha olur mu?
+üff.. tamam iyi yapmam...
sessiz geçen bi 10 dakikadan sonra...
+acıktım ben...
-ohh çok şükür bi an hiç söylemeyeceksin sandım : )
+bak ya işaret bekliyormuş resmen... : )
-: ))
umutlu hayallerdir. ama çok kaptırmayın. sonra ayrılıp böööööööyle sap gibi ortada kalıyorsunuz. eee hani bebek, hani yazlık alacaktık, hani oğlumuzun adı vs vs vs. acı oluyor. hele de ciddi bir ilişkiyse. kendimden biliyorum.
