sevgilin varken sinemaya yalnız gitmek kavga sebebidir. tarafların birinin istediği filme illa ki ikisi beraber gitmelidir.
sevgilin varken arkadaşlarınla görüşülmez, görüşülecekse illa ki sevgili de orada olmalıdır.
her bok birlikte yapılır dolayısıyla da konuşacak bir şey kalmaz zamanla işte. oysaki onu ilk tanıdığında tek istediğin ona bir kez dokunmaktı belki, bir kez onunla sinemaya gidebilmek, onun elini tutabilmekti ama bir iki sene sonra -ortak arkadaşlar hariç- ne özel arkadaşlar kalır geriye ne de özel aktiviteler ve sonucunda konuşacak bir şey bulamazsınız artık.
bir tanıdığım sevgilisi (nişanlısı) ile konuşurken komşunun elma ağacının son durumundan bahsediyorlardı. sevgili olunca konuşacak şey bitmez, konuşmaya sıra gelmez, dinlemeye doyum olmaz. konuşacak şey yoksa olay bitmiştir ya da bitmek üzeredir. daha da doğrusu konuşma faslı tüketilmiştir.
beraber susmayı öğrenememiş sevgililerin başına gelir.
kumrular bile her zaman beraber ötmezler!
beraber susmak da ayrı bir mutululuktur; eğer susmayı biliyorsan sözlük!
sadece tipini beğenip ilişkiye başlayan insanların yaşayacağı durumdur, iki insanın takıldığı ortamlar zevk aldığı hobiler aynı olmuş ise sabaha kadar konuşsalar konu bitmez.
karşılıklı menfaate dayanan ilişkilerde sıklıkla görünen durumdur. birşeyler konuşmaya gerek yoktur. tarafların birbirlerinden aldıkları ve birbirlerine verdikleri vardır. iki taraf da konuşabilecekleri birilerini bulurlarsa menfaat ilişkisi de sona erer.
Bir çoklarına göre aşkın bittiği nokta. Romantik kore filmlerinde çok az bazen hiç konuşma olmaz aşk tebessümle, ufak dokunuşlarla , sevgiliye sarılarak yaşanır. En temeli de budur. Arkadaştan ne farkımız kalır yoksa ? (bkz: bin jip)