izmir buca yedigöller köprünün altı. ulan ne sövmüştüm yagmura sigara içtiğim zamanlar yaktıgım malboralar boşa gitti hep yetmez oda kırardı sigaralarımı. (bkz: keşke gelsede tekrar kırsa)gerçi artık sigara içmiyorum.
ev içine yapılmış ufak ve şirin müzik stüdyosu ahahahah... ayrıca gürültülüüüü... şaka bir yana ilişki yeni olduğu için kızların tedirgin bir şekilde gittiği ama gennellikle mutlu sonla biten unutulmaz bir gün... (bkz: )
kız arkadaşım koyu chp'li olduğu için beni lokale davet etmiştir. siyasi görüşü olmayan biri olarak rahatlıkla gittim ve oturup çaylarını içtim. ne beynimi sulandırmaya çalışan nede bir şeyler aşılamaya çalışan birilerinin olmayışı beni mutlu etmiştir.
milattan önce; terkedilmiş dinazor yuvası.
işte o kadar yaşlıyım olm ben..*
edit: o değilde; aga ciddi ciddi yazmışınız. ilk randevu çok içinize yer etmiş.. takdir ettim valla..
hangi sevgiliyle gidilen yer olduğu belirtilmediği için üniversitede başıma gelen en tuhaf yeri yazma gereği duydum; eski kız arkadaşımla okul çıkışında evlerimize doğru giderken birden bire birbirimize açılmış ve sevgili olmuştuk ikinci öğretim olduğumuzdan dolayı her yer kapalı olduğu için kızın evinin yakınlarındaki traktör galerisinin duvarında oturup saatlerce aşk saçmalıklarından bahsetmiştik.
aradan yıllar da geçse, her o şehre gidişinizde, o yerin yerinde yeller esmesine rağmen, pasajın en üst katına çıkıp anıları yad etmektir.
emral pasajı halley cafe.
hangi sevgiliyle gidilen ilk yer? şimdi ilk sevgiliyle gidilen ilk yer ise çok küçüktüm parka gitmiştik. kaydıraktan kaymıştık birlikte çok romantikti ya. hey gidi günler.