iki taraf da ne kadar aşık olursa olsun sonu genelde hüsranla bitecek ilişkidir. çünkü insanoğlu doğası gereği şüphecidir ve çok sık görmediği, birlikte olmadığı birini zamanla unutmaya meyillidir. birbirlerine sırılsıklam aşık olan çiftimiz belki bir sene, iki sene bu durumu idare ettirebilecekler, 'aa aslında gerçek aşk böyle bir şey, birbirimizi özlediğimizi hissediyoruz böyle, aşkımız bir nevi sınavdan geçiyor' diye orada burada gezeceklerdir, fakat arada mesafa olan bu ilişki bir süre sonra bitmezse, çift birbirine kavuşamazsa zamanla problemler baş göstermeye başlayacaktır. taraflardan biri ne kadar aşık olursa olsun, sevgilisine ne kadar güvenirse güvensin içi içini yiyecektir, 'acaba başkalarıyla arasındaki samimiyet düzeyi nasıl?' tarzı soruları her geçen gün kendine daha sık sormaya başlayacaktır. yanında görmediği, ihtiyacı olduğunda baş ucunda bulamadığı sevgilisi yerine zamanla yanında bulunan insanlardan birini 'alternatif' olarak benimseyecektir. bunlardan hiç biri olmasa da 'aşk' her şeyden önce paylaşım demektir ve birbirlerine uzak olan iki sevgili ne paylaşabilir? ilişkinin heyecanını nasıl koruyabilir? nasıl o ilişkiyi ayakta tutabilir? kısacası çoğu kişinin ilişki anlayışıyla çelişen beraberlik tipidir.
burdan üstteki entryleri refere ederek konuşuyorum tam 7 yıldır, evet tam 7 yıldır sevdiceğimle biz 2-3 ayda bir görüşüyoruz. bunu marifetmiş gibi söyledim lakin bilmezsinizki çok koyuyo şerefsizim. ama az görüşünce yok kısa olurmuş yok sürmezmiş laflarına bu entryim. eğer seversen; 2-3 ay olur sana 2-3 yıl yinede sürer o ilişki sen ona kafanı yorma hiç.
bi yaz aşkım vardı. herşeyim olmuştu farkına varamadan, hergün gözlerinin içine bakabilmeyi, elini tutabilmeyi, belki de dudağına dudağımı değdirmek istemiştim sadece ama yaz bitmişti. sahile yatıp yıldızları izlememizi özlemiştim aslında, bilemeden geçmişti 9 ay yine birlikteydik, sanmayın ki kız arkadaşım hamile sadece ayrı şehirlerde oturuyoduk. yine birlikte yıldızlara bakıp koklaşırken anladım ki aşk sevgiliyi özlemekmiş meğer..