kısa ayrılık öncesi sarılırken
uzun ayrılık öncesi saçlarını okşarken
başka şehire ayak bastığı ilk an
başka bi şehirden sizi aradığı o buruk an
günaydın derken titreyen sesi ile yarattığı "acaba hasta mı oldu" endişesi
yüzünün en güzel yerinde çıkan sivilce geçti mi acaba diye düşünürken
ağrıyan bi yeri var mı diye iç geçirirken
yalnız yatağa girerken
yapayalnız sokaklarda yürürken
gülüşünü göremezken, sesinin göremezken, şefkatini göremezken...
kahve içip tavla atarken
yemek yaparken ki ciddiyetiyle dalga geçerken
anlık dalgınlıklarıyla gülüp eğlenirken
uyurken, uyumaya yol alırken, rüya görürken
yan yana fotoğraf çektirirken
o salak tv programlarını izlerken
severken, sevilirken
sevgili yanınızda olsa bile, ona doyasıya sarılmaktan korktuğunuz için, hissedilen duygudur. tadında olunca aşkı daha güzel kılarken, dozu kaçtığında acı hissettirir.
bazen yanınızdayken bile özlersiniz..
yakın zamanda uzaklara gidecekse kısa bi süreliğine gelmişse yanınıza özleminiz hiç bitmeden onun geri gitmesiyle devam eder..o yanınızdayken aklınıza göremeyeceğiniz zamanlar gelip durup durup sarılırsınız..o bu davranışlarınıza bi anlam veremese de hiç önemli değildir.içimden geldi dersiniz..kötüdür..fenadır..dayanılmazdır..
sevgili gittiyse, ilişki bittiyse en anlamsız duygulardan biridir. yahu herif defolmuş gitmiş, sen hala arkasından ağıt yakıyorsun. bırak ne hali varsa görsün, erkek kıtlığı mı var?
kaldırıyorsunuz bir taraflarını sonra biz uğraşıyoruz bunlarla.
olur olmadık yerde zınk diye geliveriyor kokun burnuma. doluveriyor gözlerim. aaah ah keşke okulum aşti'ye bu kadar yakın olmasaydı. o otobüsleri içinde sen varmışçasına bekleyip her birinin sensiz gidişini görmek ve sonunda oluşan hayal kırıklığı paramparça ediyor beni.
olsun. sen her geldiğinde yenileniyorum ben. her geldiğinde yeniden doğuyomuş gibi oluyorum. bir de zamanı durdurabilirsem geldiğinde başka bir şey istemem.
sonunda vuslat ihtimali varsa, can acıtmadan, hafif bir iç ürpertisiyle yaşanabilecek güzel duygudur.
yok eğer yoksa vuslat ihtimali...
gittikçe büyüyen ve sizi içine çeken bir karadelik olur "özlem".
malumunuz olduğu üzere, bir kez girdiniz mi karadeliğin yörüngesine, artık kaçış yoktur.
hiç beklemediğin bir anda kaybolan yıllarınızı ve geçmişte gömülü kalmış hatıralarını dirilttirir size. özlemek vardır, içinizi yer-bitirse dahi siz ona karşı duyduğunuz hasreti dile getiremezsiniz.
ve yine özlemek vardır, özlemlerinizi karşınızdakine farkettirdiğinizde anlam kazanacak olandır.
hiç senin olmamış, hatta sevdiğini söylemeye bile cesaret edemediğin bir sevgiliyi özlemek çok acı, gönlümü acıtıyor lakin ne çare. çözüm belli olsa da cesaret edemiyorsun işte.
şu lanet olası sistemde para kazanmak için şehir şehir dolaşırken her gittiği yerde acaba şimdi ne yapıyordur, üşüyor mudur, terliyor mudur vb soruları her dakika kendi kendine sormak. Konya,izmir, antep, trabzon yollarındabaşına bir hal gelmesin diye dua etmek, içinin acıması, bitsin artık diye saatleri saymak, sonra dakikaları saymak.
Onu ne kadar çok sevdiğini bir kez bir kez daha anlamak.
kronik bir hastalık gibidir. öyleki sürekli hissedersin ama bazen sancısı öyle bir vurur ki; kıvranırsın. hiçbirşey yapmak istemezsin. önünde bekleyen tüm işler gözünde büyür gözlerin ağırlaşır ruhun daralır uzanıp uyumak istersin yatağa kavuşamazsın. yatağa kavuşursun uyuyamazsın.
zordur boktandır ama keyiflidir genede.