özlemiyorum da ama aydındaki eski sevgilimi gördüm bugün rüyamda. eski manitaları rüyamda gördüğüm gün hiç iyi geçmiyor benim için. ne gereği vardı da geldin girdin diyorum.
6 saat göremedin diye özlem duyuyorsan sonsuz saygım var sana. bazıları da görmemek için çekip gidiyor. güya yarın buluşacaktık ama benden ayrılmayı tercih etti.
Sizi yatak odasına alacam diye kandırarak , erkenden uyanan teflon tavaya atıp aşkın ateşini yakarken,
Üniversiteden yeni mezun, bir litrelik cam kavanozun içine kırdığım yumurtalar için beni uyarmışlardi.
Bunlar gece hayatını seven, barlara diskoteklere takılan tavuk yumurtasıdır,
Ayıptır söylemesi biraz hafif meşrep olurlar, girdikleri ortamı bozarlar, küfürlü konuşurlar diye.
Henry miller' in, anais nin' e yazdığı aşk mektuplarını okuyan Kayseri ununu hüzünlü görünce sordum.
“iyi misin dostum”
Kitaptan etkilendiğini söyleyince, kafamı sallayıp
Lazımsın bana deyip iki kaşık yumurtaların üstüne bırakırken,
Tavada sevişip uyuya kalan peynir tereyağ çiftinin üzerine zayıflama diyeti yaptırdığım bir capia biberi minik minik doğrarken,
“abi ben seni böyle bilmezdim”
Cümlesini duyunca içim acıdı.
Yeteri kadar bekar tuz, biraz havalı pul biber ve kıvam kolaylaştırır diye yeşil gözlü, az zeytinyağını kavanozda depresif mikserle karıştırıp ,
Güleryüzlü teflon tavaya boşaltıp her iki tarafı da havada taklalar attırarak pişirdim..
Canımm...
"çay sevdalari filminin başlama gong' u çaldı."
Bir pembe gülü sofrada sana bakıp üzülsün diye bıraktım.
Minarelerden gelen son teravih , aşk'a kalkan otobüs yolcularına gecikenleri çağrıyor gibi,
Sıkıntılı telaşların mutlu biten vuslatı,
içimde volta atan huzurlar,
Denize girerken yağmurlar üfürürdü gündüz düşlerime,
ıslanır mı sokak lambası rehberleri, kelebek etkisiyle,
Lacivert karanlıktan ne çok korkardım oysa,
Elimi tutan küçük parmakların kaybolsam tanırdı,
Tırnak uçlarımdan.
Ben bahar severim,Ocağımın harı sen olursan,
Bak yerde babaannemden kalma keçi kilimi var,
Kök boyalı demişti, benim küçük halam,
“Telaş yok yetişir” diye ilave etmişti,
“Aşk herkese yeten ekmektir”,
Yendikce çoğalan telaş, azalan sıkıntılar gibi,
Lacivert karanlıktan korkarım hâlâ,
Volta atan huzurların yoksa yanımda,
Genelde senden gelen gün ışığı altında suyu ısıtır,
çalı çırpıyla yakarım sensizliği,
Mahçup özlemlerimi demlerim ,
Kavuşmak isteyen utangaç çaydanlıkta,
Ben lacivert karanlıktan korkarım,
elimden tutan yoksa hâlâ...
benden uzakta olduğu her saniye artan bir şiddetle içine düştüğüm his.
Seni özlemek, özlem hissinin aslında ne kadar da değerli ve gerekli bir his olduğunu bana ansızın gelen bir ilham şeklinde tezahür ettirip yaşadığımı iliklerime dek hissettirecek derecede mutluluk verici, zaman ve mekan gözetmeksizin yerini dolduracak bir şey bulamayacak olmak kadar gerçekçi ve hüzünlü sevgilim.