sevgili yürektir her daim
kalbin kendisidir
onu uğurlamak hep hüzündür,
acı bir haykırıştır hayata
"neden ben diye" sormaktır mevlaya sevgiliyi uğurlamak
o giderken, otogar köşelerinde
bir çift göz yaşı bırakmaktır
aşk oksijeninden yoksun sevgisiz ölmektir sevgiliyi uğurlamakşehirlerarası aşk yaşamaktır... *
"yakında yine görüşeceğiz" cümlesinin aslında hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini bildiği zaman insanın içini daha da bir burkan; ellerini bırakmak istememeye, ona yeniden yeniden sarılmaya neden olan hüzünlü eylem...
sevgilinin kullandığı vasıtanın otobüs olması durumunda kıskançlıktan kaynaklanan şizofren dakikalarla birlikte ilk kontrol edilen şey muavindir. zira geneli dallama olduğundan cins cins bakılır. daha bavulları yerleştirirken sevgiliye yavşamaya başlaması uykusuz bir gecenin ilk habercisidir.
sevgililerin birbirlerini teselli etme çabası içerisinde olduğu ama boşa uğraştıkları anlara tekabül eder. gözlerden yaşlar akarken dudaklar birleşir, o an hiç bitmesin istenir. sevgili bir yarınızı da alıp götürür. onsuz hiçbir şey aynı tadı vermez. kokusunu, dokunuşunu, gülüşünü, öpüşünü özleyeceksinizdir ama ne zaman giderse gitsin hep hazırlıksız yakalanacaksınızdır. gidişini seyrederken dünya durur, sesler boğuklaşır. orada bir o bir de siz olacaksınızdır.
birlikte geçirilen belki bir gün belki bir sene. belki bir hafta sonra dönecek belki hiç dönmeyecek. belki okula gidiyor belki tatile belki memlekete. hangisi olursa olsun insanın içini burkan, sevginin şefkat ağırlıklı hissedildiği zamanlardır. ve tren istasyonları... ister kara tren ister hızlı tren isterse uçan tren olsun, trenle giden sevgilinin ardından el sallamak hepsinden acıdır. ne varsa şu tren garlarında.