ediz hun gibi bir hastalığa yakalanıp belli bir süre sonra kör olacağını biliyorsundur. kör olunca sevdicek seni taşımak zorunda kalır ve senden bıkar korkusuyla terk edersin. zorunda kalırsın, aslında.
(bkz: yeşilçam)
Kişiye ve ilişkiye göre değişen bir zorunluluktur.
Kimi gerçekten seçim yapmak zorunda kalır ve ağır basan tarafı seçip ayrılır.
kimide bunu sadece adiliğine bir bahane olarak kullanır.
hiç de anlaşılmaz, bütün kurgu bu aptal ve çarpık mantık üzerine kurulur. sonra olaylar gelişir tabi. ne bilelim, o zamanlar izliyorduk oturup. hatta ne yalan söyleyeyim, ağladığım bile olurdu lan.
bu durumda giden, kalandan daha çok acı çekiyor bunu biliyorum. gitmek zorunda kalmak yapılan hatayı affedememek ve karşınızdaki çaresiz bakışları unutmak kolay değil...