sabahın körü diyerek tanımlanacak bir saatte, sevgili ile birlikte okula gitmek için hazırlanır ve çıkarsın.
gece geç yatıp erken kalkmanın vermiş olduğu stres ve sevgilinin "ne giyeceğim ben?" tripleri zaten ömürden almıştır o saatlerde.
sevgilin bu triplerinin sinir bozduğu yetmezmiş gibi bir de okul servisini kaçırırsın ki "hey yavrum hey" bir durum ortaya çıkar.
binersin bir dolmuşa.
ankara' yı bilenler için "yıldız-kızılay, kızılay-aşti, aşti- incek" yani bu da demek oluyor ki fazladan 3 vasıta, ömürden giden bir buçuk saat.
bütün bu olanlar yetmezmiş gibi tam okul'a yaklaşmışken lavuğun biri sevgilini taciz eder bunu o kadar pervasızca yapar ki gözüne sokar resmen.
zaten gergin olan sinirler birden patlak verir.
allah ne verdiyse dalarsın herife benim dayakla ilgili en son hatırladığım lavuğun kafasını dolmuşun camına vurduğum sahnedir.
dövdün dövmesine ama çile bitti mi?
dolmuşun kırılan camı ne olacak?
incek jandarma bölgesi o ne olacak?
bir de bütün bunlar yetmezmiş gibi sevgilinin "sen nasıl bir öküzsün?" tepkisi ne olacak?
sol bileğin kadar değerli olmayan bir kızla beraber gezmektir yanlış olan.yoksa sevgiliyi taciz eden adamı dövmenin suç bile kabuledilmemesi gerekmekte bana kalırsa. sana öküzsün diyen sevgiliyede sıcağı sıcağına vurulabilir bir tane.
sevgilinin hiçbir zaman hoşuna gitmeyen olay. fakat "medeniyim yahu ben, ne döveceğim, gitsin yoluna göt oğlanı" diyerek bırakmak, hiçbir zaman mümkün olamaz, olamıyor, değildir. adamı döversen "oha ya napıyosun hayvan herif" der, dövmezsen "bana neler söyledi ya duymuyo musun?" tribine girer. adamı bir kenara çekip "senin ağzını burnunu sikerim, anlaşıldı mı?" demek, sevgilinin gözünde en iyisi olabilir fakat bunu yapmak da pek mümkün olmaz. siz o kadar sinirliyken, adam saldırmaya yer ararken, bunu söyleyip herifi siktir etmek olmaz, olamaz. ya o patlatır, ya sen patlatırsın. ki o patlatırsa devamında "dövmek" daha zor olur, dayak yediğinle kalırsın. "önemli olan saldırmaktı" der geçersin.
biraz foruma kaydıracağım formatı, ayıp bana. ama bu başlıktaki tüm entryleri, rica ediyorum okuyunuz. evet, kızların sol el bileği kadar bile değerli olmadıklarını düşünen arkadaşımız haklı beyler. "sevgilim bana laf atana bir şey demeyecek, ay hayaaar, benim gözümde erkekliğini kaybeder yaneee" deyip de millet götünü dikizlediğinde hoşlanan, kısa giydiğinde "ama bacaklarım güzel nasılsa, bana ne ya bakarlarsa baksınlar, gözü takılabilir insanların ne var yani?" tribine giren kızlar, sizin sol el bileğinizden, gerilen sinirlerinizden, kıskançlık krizleri yüzünden kaybettiğiniz sağlığınızdan daha değerli değillerdir.
gerçekten en iyisinin "karı kız"a bulaşmayıp, "olm yalnız yalnız olmuyo ya" noktasına geldikten sonra bir hatunla, geçmişi siktir edip evlenmek, mutlu mutlu, saygılı saygılı yaşamak olduğunu düşünüyorum. gerçi ne alakası varsa.
döveceğimi de bilsem dövüleceğimi de bilsem ağız burun dalarım,pis dalarım.dövülmek önemli değil önemli olan kavga girmek,dövülünce sevgilinizin gözünde fiyakanız bozulmaz.
(bkz: sevgili
insan sevince artık birinci derttaşı o olur.
insan sevince hep onu yanında görmek ister.
insan sevince başı döner kör olur.
insan sevince onun için cinayet işler.
insan sevmekten vazgeçinçe bu sefer herşeye pişman olur.
insan sevdiğinden ayrılınca onun canını ister...)
gayet normal bir eylemdir. ama arkadaşlarla gelinirse daha iyi olur. ya da pahalı bir araba ile manevra yaparak gelip de adamın üstüne doğru gelip hırlamak da etkileyici olur. (alacakaranlık'tan çaktım.)