sevginin artık ifade edilemeyecek boyutlara ulaşması durumu hasıl olduğunda; sözler, öpücükler veya sevişmeler yetersiz gelmeye başladığında, seven birinin yapabileceği son şeydir. aşamaları da şu şekilde gerçekleştirilmelidir:
sevdiceğinizi eve davet edersiniz, ''yemek'' için. içeri buyur edersiniz onu. sarılırsınız, öpersiniz ve nasıl olduğunu sorarsınız. bu faslı geçtikten sonra, ona onu ne kadar sevdiğinizi anlatırsınız. anladığını söyleyecektir. biliyordur zaten. işte tam bildiğini söylediği sırada boynuna bıçağınızı saplarsınız. şah damarına gelir, sıcacık kanının yüzünüze fışkırmasıyla huzur bulursunuz.
bağırıyordur, ama çığlıklara aldanmamalısınız. ona tek taş yüzük aldığınız günü anımsayın... ne kadar çığlık atmıştı değil mi?
hepsi birazdan geçecektir. burnunu ve ağzını sıkıca kapatırsınız. bir iki dakika içinde uykuya dalmıştır bile. hemen onu içeri götürüp kesmeye başlarsınız. kalbini çıkarıp tavaya doğru yönelirsiniz. yağ gereklidir. bel bölgesinde bulunan, kurtulmak istediği minik bir yağ tabakası vardır. bahsetmiştir zaten size önceden. anımsarsınız. yağınızı bulduğunuzu düşünüp gülümsersiniz. hem ona da iyiliktir bu yaptığınız, değil mi?
masanızı kurarsınız. sevgilinizi pişirmiş, afiyetle yiyorsunuzdur. sevdiğiniz şarkıları dinliyorsunuzdur.
yemeği bitirdiğinizde, hissettiğiniz doygunluk, hayatınız boyunca bir daha asla deneyimleyemeyeceğiniz türdendir. bunu farkedip gülümsersiniz. sizi doyuran şey: aşktır.
tuvalete gitme ihtiyacınıza direnirsiniz. çünkü sevdiceğinizi sıçmak istemezsiniz. onu sıçarsanız yaptığınız şeyin bir anlamı olmaz. sıçmadan yaşarsınız artık. ölene kadar tutarsınız kendinizi. ve siz de ona kavuşursunuz, aşkınızı sıçmayarak ölürsünüz...