tek bir yolu vardır. ancak yapmak yürek ister. bir adet kız karşımıza alınılır. gerim gerim gerildikten sonra, sert bir manevray ile kızın burnuna kafa atılır. burnu kırılsa bile kalbi kırılmaz, sizden nefret eder ve bir daha asla karşınıza çıkmaz. kırık burun ağrısından kalp ağrısı hissedilmez. sonuç, mükemmel. haa her iki ağrıda aynı anda aşırı derecede varsa kızda, tek yapılması gereken kaçın yada artık allah ne verdiyse girişin. fakat bu çok düşük bir ihtimaldir.
-hayatım.
-efendim bebeğim?
-şimdi senle ben var ya...
-evet aşkım senle ben yani biz?
-o şimdi benle o yani senin için siz oldu.
-ya anlamadım aşkım çok karmaşık???
-işte kapı işte sapı lan siktirgit!... eeee siktirgit demişken harbiden siktirip gitsen olur mu ki?*
kendinizi kasıp üzülmesin, kırılmasın diye kendinizi tüketirsiniz. sonra bir bakarsınız ki saçma sapan ayrılmam tehditleri savuran adam 3 ay sonra yeni sevgilisiyle hayatına devam ediyor. zorlamaya gerek yok, içinizden geleni söyleyin gitsin. kendinizden kıymetli kimse yok şu dünyada.*
kesinlikle "sorun sende değil bende", "seni seviyorum ama sana zarar veriyorum" ya da "daha iyilerine layıksın" falan değil.
saçmalamayın.
ayrılığın şekli asla güzel olamaz, sonuçları çok acı olmasın, herkes razı gelir zaten.
bak kızım bizim aileyi bilmiyorsun
-e anlat ozaman
bizimkiler çok muhafazakar sen bakma benim böyle olduğuma
-anlamadım hurşit
yani kapanacaksın diyorum canım ilerimiz için yani
-tamam hurşit kapanırım
ha sitt....
(kısaca imkansız dır her yol başarısızlıkla sonuçlanır eğer karşınızdakinin kalbini kırmayı göz önüne almışsanız açıkca ifade edersiniz bu kesin sonuç verir ancak daha sonra üzerinize aşırı bir pişmanlık binecektir karşı taraf içinde ağır bir depresyon en güzeli oluruna bırakmak doğal olmak inceldiği yerden kopsun felsefesini uygulamaktır.
- ya şimdi bak kızım, iyisin güzel de sayılırsın da ben sıkıldım yaa.. değişik tatlar değişik tenler istiorum. arkandan iş çevirmek de bana yakışmadı, en iyisi sen yolunaaa ben yoluma! hadi eyvellah..
yoktur öyle bir yol. kendimizi kandırmayalım. sevgili hala sizi seviyorsa elbette ki kırılacaktır. bu durumda yapılabilecek en ideal şey dürüstçe, lafı uzatmadan söylemek ve durumu iki taraf için de işkence haline getirmemektir. aksi denemeler dallamalıktır. hatun milleti 'yaaaa berkecan ama bana çok aşıık! çok üzüliiicek.. nassı sölicem ama yaaa!' diye gerzek gerzek dolanır. erkek milletiyse orda burda, rakı sofrasında, belki de sadece çok yakınına 'aysun bana aşık. çok emeği var bende. ben nasıl söyleyebilirim, nasıl ayrılabilirim onu kırmadan. uzak davranıyorum falan. bekliyorum ki o benden ayrılsın diye. aslında o da farkında ama.. of ulan of!' modunda depresife bağlarlar. her ikisi de aslında kelimenin tam anlamıyla şerefsizliktir. kimse kusura bakmasın. sevmeye sevmeye biriyle beraber olmak, onu sevmediğiniz halde ona sarılıp uyumak, öpüşmek, sizinle ortak bir hayal kurmasına neden olmak aslında sevgiliye yapılabilecek gelmiş geçmiş en büyük adiliklerdendir. zira kimse gerçekten üzülmesini istemeyecek kadar insan olarak değer verdiği birine bu hareketi yapmaz. yazdıklarımı ağır buluyorsanız, abartı buluyorsanız mesela; bahsettiğim senaryoda kendinizi artık sevilmeyen, ayrılınmak istenen, ama sırf karşı taraf söyleyemediği için 'katlanılan' kişi yerine koyun. sanırım o zaman daha hissedilir olacaktır.
el özet: ayrılmak istiyorsanız, karşınızdakine de biraz olsun değer veriyorsanız. söyleyin gitsin. dürüst olun, onu önemsediğinizi belirtin ama lafı gevelemeden sadede gelin. en kısa zamanda gelin ki iki taraf da bir an önce hayatına devam etsin.