sevgilinin teninin kokusunu sevmektir.
sevgilinin şampuanını, parfümünü ezberlemektir.
sevgilinin yeni yıkanmış giysisindeki abuk deterjan kokusunu bile çok güzel bulmaktır*
koku duyusuyla mutlu olabilmektir.
5 dakika sonra ayriligin habercisidir koklamak. son kez nefesini icene cekersin ve belli bir sure birakmassin ki cigerlerinde onun kokusu dolassin en azindan biraz olsun avutsun diye.
o an yanlızca o duyuya odaklanırsın bilimin aksine 30 kere de koklasan yine onun kokusu gelir burnuna. ne tezgahtan glen döner kokusu ne de ani fren yapmış arabanın lastik kokusunu duymaz olursun. Ayrılacağını bilerek daha derin çekersin onsuz günlerde sanki seni idare edecekmiş gibi. hani son sigarayı daha bir hevesle daha bir ayrı içmek gibi.
sevgiliyi koklamazsın kokusu kendinden gelir burnuna. alışır sana ve yapışır ruhuna. sanarsın ki sen de kokunu vermişindir "sevgiliye". oysa o çimeni koklamıştır üzerinde yürüdüğünüz. denizi koklamıştır. toprağı ve ağacı.
senin kokun havaya karışmış senin gibi yapayalnız kalmıştır.
hani bazen ölesiye seversin, içine alasın sarasın hiç bırakmayasın gelir öyle anlarda yapılacak en güzel şeydir bir de sevgilin uzaklara gidecekse beynine kazınır o koku .