her zaman üzülen taraf olmanızın sebebidir. sen adamı koy hayatının merkezine, o yokken nasıl nefes alacağını bile bileme, o başka arkadaşllarıyla görüşmek istediğinde ağla, sızla, küs, ondan sonra da ben nerde yanlış yapıyorum de. kısa ömürlü ilişkinin temeli budur işte.
En büyük salaklıktır.Sonuç olarak sizin hayatınızın başrol oyuncusu olmuşken siz onun hayatında bir figuran bile diilsinizdir.Emin olun zaman öğretir.O yüzden can yücel'in dediği gibi 'bağlanmayacaksınız'durum bundan ibarettir.Ama istisnai durumlarda vardır tabiki.karşılıklı olarak hayat merkezleri olmak söz konusu ise bu güzeldir.
Sevgiliyi, uygun bir yer buluncaya kadar gözün önünde tutma halidir, başka bir söyleyiş tarzı ile, nikahı basıp, tapuyu eline alıncaya kadar, hatunu elde tutma çabasıdır.
yapılabilecek en büyük hatalardan birisi bir insanı hayatının merkezi haline getirmek. bir insan eğer sizin hayatınızdaki en önemli şey olduğunun farkına varırsa vay halinize çünkü o insandan bir daha ne hayır gelir ne de o ilişkide bir daha onun sorumluluğu kalır...
"koyarsan merkeze, o da götürür başka merkeze" sözüyle açıklanabilecek bir vaziyettir. çok şımarıp başa iş açabilir. yaka paça merkezden çıkarılıp, müsait bir yerde bırakılmalıdır.
(bkz: geç bunları) merkez olmazsa daire de olmaz bunu düşünüp "beni sadece sevdiğim kişi mi tanımlıyor" o giderse tanımsız mı olurum yani diye sorgulamakta fayda var.