--Düş Gibi Bir Şey--
sen gidince
eskidim ben burada kaldım..
denizlerden çok uzakta bir şehirde
yosun koktum,
ağaç ektim düşlerimde..
sandım ki güldürür,
güler hayat bana..
bazen sen kokuyorsun
yağmurun nefesinde
bazen ansızın
bir vapur geçiyor içimde
geçmişim yok,
yarınım yok,
deniz yok,
sen
yoksun...
--Düş Gibi Bir Şey--
Hey sen acıyla dolar da, nefes alamazsan, Gel! Huzur bulacağın kıyılarım senindir.. Umutların solar kurur da, su bulamazsan, Beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir.. Yalnızlık hep koynunda, bir türlü atamazsan Anahtar her zamanki yerde, evim senindir.. Derin Bir düşe düşersen, bir el bulamazsan, Yanındayım ben! Tut elimi, elim senindir.. Siyah beyaz olurda hayat, renk katamazsan, Gök kuşağın olurum. Tüm Renklerim senindir.. Aylar hep Eylül olur, nisanı bulamazsan, Tarlam dolu dolu! Kır çiçeklerim senindir.. Rahatlamak isteyip kimseye kızamazsan, Kopar yırt! sararmış şiir notlarım senindir.. Fırtınaya tutulur, bir liman bulamazsan, Demir at sineme canım! koylarım senindir.. Kanadın kırılırda, maviye uçamazsan, Ne güne duruyor al! kanatlarım senindir.. Çaresiz çilelere, bir umut bulamazsan, Kendime etmediğim, dualarım senindir..
dün yorucu bir gündü. arkadaşların yanından ayrılıp üsküdar iskelesine gittim. vapura son anda yetiştim. içeri girdim oturdum. seni gördüm vapurda. dışardaydın, arkan dönüktü. hiç beklemiyordum orda olmanı. şaşkınlığımı üstümden atmam hayli zaman aldı ve vapur hareket etti. inecek vaktim olmadı. anlaşılan çayını soğutmuştun, seni gördüğüm andan beri bir yudum bile almamıştın, büyük ihtimal ya şeker az gelmişti ya çok demliydi. sen açık ve şekerli severdin. hafif bir rüzgar vardı, ben o yüzden içerdeydim, üşümek istemezdim. ama sen dışardaydın. öyle ya sol yanını ısıtan biri vardı yanında. ellerinden tutuyordu. ellerini ısıtıyordu. içini de ısıtıyor muydu be sevgili? o yüzden mi çay içmene gerek kalmıyordu? gözlerine bakmayı ve bunları sormayı isterdim. ama karşına çıkıp keyfini kaçırmak istemedim, bilirsin ben hiç istemezdim keyifsiz olmanı. aradığın mutluluğu bulmuş muydun? merak içindeydim. öylece izledim sizi. gülmüyordun, o da gülmüyordu. güneşinizi kapatan bir gölgem vardı orda bi yerde sanki. ya da bilmiyorum aşkın o derin susuşlarından biriydi. ama o günkü gibi değildin. hatırlıyorsun değil mi o günü? eminönü'nden üsküdar'a gidiyorduk senle. yine dışardaydık, kış günüydü ama hava aynı dünkü gibiydi. ben çok gülmüştüm o gün, sen de öyle. hatta "gülmekten yanaklarım ağrıdı" demiştin. habersiz habersiz resimlerimi çekmiştin, ben de trip atmıştım sana tipsiz çıkıyorum diye. çay almamıştın o zaman. "gerek yok" demiştin. "sen yanımdasın, üşümüyorum" demiştin. unutmadın değil mi sevgili? ben dönerken de vapurla dönmek istemiştim, sen "hava soğuk" deyip razı etmiştin beni. o zaman üzülmemiştim ama dün üzüldüm, benimle gittiğin yerden onunla dönmek neyin nesiydi? gözümden bir iki damla aktı. gölgen aktı yüzümden. dışarı çıktım ben de. ama senin yanına değil tabi, sizi göremeyeceğim bi yere gittim. yanındakinden hoşlanmamıştım, onun yanındaki sense artık çok uzaktın bana.
çok değil beş ay filan olmuştu biz senle vapura bineli. şimdi o benim taklidimi yapar gibiydi. gerçek değildi sanki. ya da öyle düşünmek istedim bilmiyorum inan.
rüzgar yüzüme doğru esti. bir çay aldım. ama içimdeki buzlar erimedi. seni hala sevip sevmediğimi düşündüm. yok dedim, benim sevdiğim o değildi. o sadece bi görüntüydü. felsefe böyle zamanlarda oldukça işime yarıyordu. neyse. gelmiştik eminönüne. hiç bakmadım size, direk çıkıp gittim yoluma.
şimdi senden bir şey istiyorum sevgili. kız kulesine gitme onunla. bilirsin benim hayalimdi. nasip olmadı hiç, senle gidemedim diye de kimseyle gitmedim bi daha oraya. orda da bi gölge var bana ait. güneşini kapatacak bir gölge. gitme kız kulesine. son bi kez kırma kalbimi. yeni toparlandım zaten.
bilirsin sevgili, ben senden sonra en çok istanbul'u severdim. sen yoksun şimdi. o var bir tek. girme istanbul'la aramıza. çıkma karşıma bir daha. yapma.
çok yorgun olduğumu hissedip, derin bir iç geçirdim. yürüdüm ayaklarımın götürdüğü yere.
ve bi kez daha anlamıştım.
hayat ne garipti, vapurlar filan...
ben özledikçe sen hasret olmaya meyillisin... sen bir türlü geri dönemediğim memleketim gibisin... artık kabul et beni vasiyetim de ismin var, nasıl ve ne şekilde, görsen için ürperir. sensizliğime bir seslensen;
hani olurya, dersin belki "özledim" yankıları sana koşarak gelir.
bir yûsuf kurtulmaya görsün kreuzberg zindânları'ndan; züleyhâ'ya inâd, azîz'e inâd,
binlerce yûsuf'u zindâna tıkacağım!
hele zangırdasın wedding katedrali;
ay ışığı görmeyen gecelerde,
glockeleri'nin doruklarına çıkacağım!
daha şehidlik'de okunmazken fâtihâ, bir tâze rûh'a; âlem-i ervâh'ta künyelenmemiş miydik cümle gürûh'a?
daha?
dahası yok!
dikildi gözleri havârîler'in, beyt-i makdîs'de çarmıha;
son vuruş, o son vuruş da balyozumdan olacak mıha! ..
funda arar ile kıraç ın zamanlar öncesi şubat vakitleri çıkardığı albüm.
(bkz: Çeşminaz) -Anla Artık -Sevgiliye - (bkz: Seni Düşünürüm)-Bir Tanem -Yalnızlığın Şarkısı ...
1990 çıkışlı aşkın nur yengi'nin ilk albümü. 90'lar türkçe pop'u denilen başlığın ilk bombası. böyle dört dörtlük albüm elimizde çok az var. hele şimdilerde hiç. o herkesin bok attığı dönem mumla aranmakta. neyse...sapmayalım. her bi notası nakış gibi. baştan sona harika bi albüm.
seni aldattım
beste:enrico masias söz: sezen aksu düzenleme: onno tunç
bile bile
beste:sezen aksu söz: sezen aksu düzenleme: onno tunç
olmaz
beste sezen aksu söz: sezen aksu düzenleme: onno tunç
ne dedimse inanma
seni değil kendimi kandırıyorum.
sen istediğin kadar
varlığın ta kendisi ol
ölümsüzlüğün ta kendisi
ben günden güne yok olmaktayım.
bütün ışıklarımı kaldırıp attım bir yana
anlıyor musun?
gökyüzü güneş olsa sensiz karanlıktayım...
sevgili; seninle pegel gibiyiz.
iki başımız var, bir tek bedenimiz.
ne kadar dönersem döneyim çevrende,
er geç başbaşa verecek değil miyiz?
ömer hayyam
aşkın nur yengi'nin henüz ay inanmıyorumlu şarkılar yapmadan önce çıkardığı muhteşem albümü. albümde kötü şarkı olmamakla birlikte, ayrılmam şarkısı ayrı bir güzeldir, insanın içini deşer geçer. dinlenesidir. kapakta aşkın nur yengi'nin tıfıl, yapağı saçlı, taytlı fotoğrafları vardır.