1 senedir sevgilisine hiç kahvaltı hazırlamamış ve çiçek almamış erkek için keyifli bi durumdur.
çünkü, haftasonu saat 9a alarm kurup sevgilsine çiçek almaya gitmiştir, ardından sevgilisinin sevdiği kahvaltılıkları da alıp (bkz: morcheeba) (bkz: trigger hippie) eşliğinde nefis bir kahvaltı hazırlamıştır. bir de sevgiliyi öperek uyandırınca sevgilinin gözlerindeki şaşkınlık ve mutluluktan ölmüş hali sürpriz yapmaya alışkın olmayan erkeği bile mutlu etmiştir.
sevgilisiyle sürekli kız çocuk hayali kuran erkeğin kız arkadaşına doğum gününde bir sandık hazırlaması ve içine pembe patikler, eldivenler bir de emzik koyarak şu notu iliştirmesi: "kim bilir belki bir gün..."
eskiden bende aşıktım. iliklerime kadar aşıktım hem de. çok güzel bir sevgilim vardı. kara saçları vardı onun. o saçlarının arasında masmavi iki göz vardı. ışığımdı o gözler. onlara baktıkça dibe battığım hayattan kurtulurdum.. tutardı ellerimi, alıp götürürdü mutluluğa.. deli gibi aşıktım ve bir gün memlekete gitti bizimkiler. fırsattan istifade hemen ışığımı eve çağırdım. gel film izleyim dedim. tabi amacım ona süpriz yapıp mutlu etmekti.
2 katlıydı evimiz. alt katta annemler, üst katta ben kalırdım. merdivenler kilimle kaplıydı. geldi ışığım. yukardan kapıyı açtım.
kapıyı açar açmaz '' aşkımmm yaaaaaaa '' diye bağırmaya başladı. o kadar güzel bir süpriz yapmıştım ki, merdivendeki tüm basamaklarda üçer üçer güller vardı. '' takip et, bul beni hadi'' gibi nizami bi şekilde gülleri dizmiştim '' canım benim yaa, canım canım canımmmmmmm '' diye söylene söylene yukarı çıkıyordu. geldi 2. kata.. kapı açıktı. içeri girer girmez bu sefer daha bir gür sesle '' yaaaaağğğ'' diye bağırdı. çünkü salonun her yeri kırmızı gül yapraklarıyla doluydu. attığı her adımda gülleri çiğnemek zorundaydı. '' delisin senn, delisinnnn'' diye gülerek sevincini belli ediyordu. ortalık savaş alanı gibi kıpkırmızıydı.
salonun sonuna doğru gülleri yine seyrekleştirdim. nerede olduğumu bulması için yatak odasına doğru ince bir hat oluşturdum. yaklaştı. yaklaştığını anlıyordum. tuttu kapı kolunu ve yavaşca açtı.
artık ışığımla göz gözeydik.
gözlerim kamaşsa da hiç gözümü kırpmadan tam karşısında duruyordum. elimde bir gül vardı. sadece yapraktan oluşan, çiçeği olmayan bir ot parçasını öylece uzatıyordum. kolumu kırmadan, gözümü kırpadan öylece tutuyordum.
geldi.
geldi ve '' sen benim hayatımsın '' deyip sıkıca sarıldı. öptü, öptü, öptü..bir kadınının bir erkeği çenesinden iki eliyle tutup öpmesinin ne denli tutkulu olduğunu o an öğretti. aşkla yapılan öpüşme ile aşksız yapılan öpüşmenin anlamını gösterdi.
ve uçup gitti. zaten melekti. melek olup terk etti.
hayat tuhaf işte. sen ne kadar seversen sev, ya başka bir el alır, ya da azrael.
kırmızı güller onunla olsun!
doğum günü kutlu olsun.
25 30 tane uçan balon alıp, tam hatunların oturduğu balkona bırakacakken, rüzgarın ters akımda esmesi halinde, başka bir yöne doğru uçup gitmesi ve benim, balonların uçuyor daha gözün nerelerde diye haykırmamdır. ulan düşün uçan balon uçuyor bir sürü insan, bakıyor, hatun bi bakar etrafa, düşün bi de balonu bıraktıktan sonra oldu bu, sanki benim balonu bırakmam, ani bir hava akımı değiştirdi, sanki, kuzey kutup dairesinde bir kadın ağladı, pasifik okyanusunda, beyaz tenli bir hatun yas tuttu, o uçan balon elimde patladı. sonra uçan balon aldığım adama gitmiştim, abi senin balonlar yanlış yere uçtu, falso veremedim balonlara, nasıl gaz basmışşsınız ya ona diye espri bile yaptıydım kız arkadaşımın yanında.
ben: abi senin balonlar yanlış yere uçtu, falso veremedim balonlara, nasıl gaz basmışsınız.
abi: abi sen demek ki falso veremiyon.
edit:
not: sürprizlerden sadece birisidir.
not 2. hep bu yanlış zamanda ters esen rüzgarlar. rüzgarın aynen saçlarını yüzüne savurması gibi, sigara yakarken saçlarını yakmak gibi, yolda yürürken balkondan atılan sakızın rüzgarın hava akımının yanlış yerlere sapması nedeniyle kafana düşmesi gibi, sofra bezinden çıkarılan ekmek ufaklarının, sokak ta hatun la konuşurken kafana düşmesi, top oynayan çocukların, topa falso vereyim derken, rüzgarın etkisiyle kafama top düşmesi gibiydi.
Deli gibi aşıktım ve bir gün memlekete gitti bizimkiler. fırsattan istifade hemen ışığımı eve çağırdım. gel film izleyim dedim. tabi amacım ona süpriz yapıp mutlu etmekti.
bi keresinde kalp krizi taklidi yapmıştım. sevgilim de paniğe girip telefona yapıştı. cee şaka yaptım diye kalktım sonra. şaşırdı ve hızlıca kafama kül tablosu fırlattı. 7 dikiş yedim.
zamanın birinde sevgili erkek arkadaşıma süpriz yapmak istedim ama sonuç felaketti. sürekli gençlerin takıldığı bir kafeye gidecek olan erkek arkadaşım o gün bana telefon ederek cafeye geliyormusun diye sormuştu. bende süprizi orada yapacağım ya - hayır ben gelmiyorum bugün işlerim var sen git , dedim. Cafeye liseden çıkan ergenler yada işten kaçan gençler geliyor, yüksek müzik sesiyle eğlenceli bir ortamdır. orada bulunan arkadaşların verdiği bilgiye göre de, erkek arkadaşım cafeye gitmiş oturmuş, güzelce hatun buna asılıyor o da karşılık veriyormuş orada değilim ya. Bir hışımla cafeye gittim ben gidene kadar kız gelmiş yanına oturmuş muhabbetteler. Bende direk gidip - merhabaaa aşkkımm, diyerek yanlarına hiçbirşey yokmuş gibi oturdum. suratlar buz kesmiş şekilde bana bakıyorlar. bozuntuya vermiyorum * ne oldu aşkım arkadaş kim ? diye de soru soruyorum. sevgilim tabi şaşırdı - kem küm şey yeni tanıştık tanımıyorum kendisini bişey sordu sadece, dedi. Kız sinirlendi bir anda * aptal şey kız arkadaşım yok demiştin, dedi. ben nedendir bilmiyorum sinirden mi gülme krizine girdim, ikisine de gülüyorum. Sevgili sevgilim tırsdı canım aşkım valla kötü niyetim yoktu falan... hiçbirşey demedim sadece gülerek uzaklaştım. Kendime geldiğimde ağlıyordum.
dün gece ev arkadaşımın sevgilisi elinde pasta ve çiçeklerle geldi doğum günü münasebetiyle. üstelik zatı muhterem hiç de fırsatçı biri olmadığını bir kez daha kanıtladı; kız mumu üfler çocuk evden gider. mutlulukları daim olsun.
- sana bi şey göstericem neriman...
+ tamam hadi.
- ama küçük bi süpriz....
+ ya hadi hadi helecan oldum aşkom yaa...!
- ta ta ta taaaaa!!!!
+ bu inan ki küçük bi süpriz oldu mehmet. büyüğü yok mu bunun?
- ama işlevi?
+ bunun ne işlevi olacak lan!! şuna bak amk...
- ayıp olmuyor mu hayatım?
+ hayatım deme bana!
çok istediği bir şeyi hiç beklemediği bir anda almak. burda işin püf noktası önce pek oralı olmayıp, ya da tamam alırız gibisinden sallayıp, hiç beklemediği bir anda almak. uçuyor yeminle.
