yasayan bilir efendim. zaman boşa geçiyor diye düşünüp hiç uyumadan bütün gece sarilmaktir. ertesi gün yorgunluktan gebersen de yanindan ayrilamamaktir. ayrı geçirdiğiniz zamanin her saniyesini konuşmak, aslinda onsuz ne kadar boş olduğunu anlamaktir. gozlerinizin yeniden parlamasidir.
bir daha gitmemesini dilediğimiz kavuşmadır. ondan ayrı geçen her dakika ömrünüzden geçmiştir, boşa geçmiştir. onun geldiği andan itibaren hayatınız anlam kazanacaktır. gitmesin, gitmesin, ne olur hiç gitmesin...
Neredeydi sevgili uzak diyarlaramı gitti gözden ırak gönülden ırak, yok ayrılıp yeniden barısma olayı ise zor bir durum çünkü soracağı ilk soru eskisi gibi beni sevebilecekmisin, yahu eskisi gibi seversem yine ayrılırız delimisin daha çok sevmem lazım.
...alacakaranlıkta otobüs otogara girer.
kız coktan hazırlanmıştır inmek için.
otobüsün terminale girdikten sonra indirme peronlarına varması neden bu kadar uzun sürmektedir!
indirme peronlarına yaklaşılır...
kız hışımla ayağa kalkar,
yolculuk boyunca yanında oturmuş olan teyzeye zarar verince sırıtık sırıtık özür dileyerek pencereden dışarı bakar arayan gözlerle...
içindeki sevinç ve heyecan karnını daha cok agrıtır, başını döndürür, vücudunu titretir...
ama yok? nerede? gelmedi mi acaba daha?
kız otobüsten iner, sabahın serinliği iliklerine dek işleyiverir anında...
uyanamadı mı ki?
kız soğuktan değil ama heyecandan tirtir titreyerek valizini almaya yönelir.
demiştim, uyanamazsın demiştim. erken yatsa da uyanamaz ki bu saatte.
kız bagaj fişini valiziyle takas ettikten sonra gitmek için arkasını döner.
ve...
ordadır işte!
karşıdadır!
hemen karşıda!
çok yakında!
gülmektedir...
ne güzel gülmektedir!
başını biraz yana eğerek öylece kıza bakmaktadır...
gözleri işte!
o da ne? ellerinde de bir buket kır çiçeği!
kızı görünce unutmuş çiçek taşıdığını elleri, iki yana bırakıvermişler kendilerini...
kız dengesini kaybedecek gibi olur, valizini yere bırakır, mıh gibi çakılmıştır olduğu yere yüzünde sevincin, sevginin, şaşkınlığın, özlemin, yol yorgunluğunun ve soğuğun birarada yarattığı bir ifadeyle.
ikisi de kalakalmışlardır karşılıklı şimdi...
birbirlerinin gözlerinde...
üç metre var ya da yok.
10 saniye... 20 saniye... 30 saniye...
uyan!
40 saniye... 50 saniye... 1 dakika...
kendine gel!
geliyor şimdi. kıza doğru geliyor.
yaklaşıyor, yaklaşıyor, daha yaklaşıyor...
gözleri işte!
tüm özlemi yüzüne yansımakta şu anda, sevgisi izin vermemekte düzgün yürümesine.
ve kız hala kıpırdayamamakta.
ah!
elleri işte!
yüzü, dudakları...
kolları, omzu...
kokusu... çiçeklerin kokusuyla karışmış.
nefesi, kalp atışları...
sesi...
sıcak işte!
huzur işte!
mutluluk!
kız gözlerini açar.
sevgilisinin omzunun üstünden yolculuk arkadası olan teyzeyi görür.
teyze kıza gülümser.
kız da teyzeye.
ve tekrar gözlerini kapar şimdi.
aynı büyü...
sevgiliden uzakta yaşamak durumunda yaşam sebebidir. hayatınız bok gibidir, mutsuzsunuzdur ama mutluyum dersiniz. kavuşacağımız günü bekliyorum, o gün gelecek; mutluyum. yıllardır sevgiliyi senede en fazla 10 gün görebilseniz de dayanılmaz uzak olmanın acısına. bu yüzden her halükarda dünyanın en büyük mutluluklarındandır.
takımın yıldız oyuncusunun uzun bir sakatlık sürecinin ardından sahalara dönmesi gibi bir mutluluk verir. bunun üzerine bir de iyi futbol tadından yenmez. ****.
rüya gibi bir an olsa gerek. inanılmayacak kadar güzel, ve günler sürse de çok çabuk bittiği hissine kapılmaya sebep olan, gittiğinde rüyadan uyanmış gibi hissettirecek, rengarenk ve yoğun hislerle bezeli...
gelir şevke kesel neyl-i visal yardan sonra
olur 'arız-giranlık sa'ime iftardan sonra
yani diyor ki: sevgiliye kavuşma isteği gerçekleşince, arzulara bir gevşeklik gelir. bu gevşeklik; oruç tutan kişiye, iftar açtıktan sonra ağırlığın çökmesi gibidir.
ben nabi'nin yalancısıyım. bilemem...
kavuşmanın kıymetini artıran ayrılığa sebep olan mesafe zamanın hayli fazla olmasıdır(istanbul-bitlis vaya çin-bitlis mesafesi mesela..5 ay mesela..)
böylesi ayrılıklar, kavuştuğunda ufak şeyleri dert etmemek için iyi bir nedendir taş değilse kafan..
birlikteliğin pişmesi için, katlanıldığında, güzel bir ateştir ayrılık.. kavuşmak güzeldir..
mutluluğun zirvesidir belkide. aylardır hayal edilmiş anın gerçeklerşmesi, biteceği bilinse bile ona dokunmanın, onu hissetmenin uzun süre yeteceği durumdur.
en güzel günden daha güzel gündür kişi için. dünyalar onundur, sanki bulutların üzerinde yürüyordur sevdiceğine kavuştuğu, sevdiceğinin yanında olduğu, ona dokunabildiği ve doyasıya sarılabildiği için. eğer ayrılık varsa sonunda, yine de buruk bir sevinçtir içleri acıtan, sızlatan...
"şunu şunu yaparız gelince. şuraya gideriz. hatta şunu yeriz beraber." demektir.
yürüdüğünüz sokaklar, gittiğiniz yerler, izlediğiniz filmler hep bir eksiklik var dedirtir. vardır da zaten. onunla yürümüyor, onunla yemek yemiyor, onunla film izleyemiyorsunuzdur. zevk almıyorsunuzdur. boynunuz büküktür.
kendinizi kötü hissettiğinizde, ya da bir şeye sevindiğinizde ona sarılmayı deli gibi istemek, ama kollarınızda onu hayal etmekle yetinmektir o an.
en zor anı onsuz, en güzel anı da onsuz yaşamaktır.
sabretmektir. özlemiyle acı çekmektir. üşümektir. kara kara düşünmektir. nasıl geçecek bu kadar zaman? denilse de, yine de kuzu kuzu sabretmeye koyulunur.
çünkü nasılsa geçici bir dönemdir bu. elbet bir gün bitecektir sayılı günler.
doğru yoldasınızdır, hedefe ilerliyorsunuzdur. hedeften başka hiçbir şey önemli değildir.
tende eksik kalan şeyin andır. sanki buğdaylığa inat inat onun o bembeyazlığı bir parçanızdır ve sevgili içinize düşen tek zararsız bombadır. her yerinizle her şeyinizle hissedersiniz onu. kırmızı dudakları nefesinizi hızlandırırken, vücudunun güzelliğine bakıp bir tanrıçadan bunca zaman uzak kalmanın pişmanlığını yaşarsınız, aslında bildiğiniz hiçbir şey yoktur; ama bilir gibi yaparsınız o an. tek istediğiniz dudaklarını kanatacak gibi öpmek, onu sevindirmek mutlu etmek ve o sırada sonsuz mutluluğu güveni tatmaktır. çünkü uzak mesafelerden yürütülen ilişkilerin yükünü hep güven taşır ve o kadar çok yorulur ki eli elinize değmeden anlayamazsınız onun hala canlı olup olmadığını.
sevgiliye kavuşmak hele ki uzun bir aranın ardındansa geleceği vapura kadar yüzmek gibi istekler doğurur bazen insanda ve engellenemez. teninize ilk dokunduğu anın hali yanaklarınızı kızartır, saçlarınız sanki okşanmayı bekleyen yumuşak bir alandır haz hasreti çeken. giydiklerin üstünde hep kötü durur çünkü ne kadar iyi olursan ol uzaktaki sevgiliyle kavuşmak ilahına kavuşmak gibidir ve sen küçümseyip ilah yerine koymazsan küçük dış görünüş manevralarıyla bir şeyler yapmaya çalışıp o güzelim gülümsemenin tadını unutabilirsin.
sevgiliye uzun bir aradan sonra tekrar kavuşmak bir ayindir; ancak sonunda kimse kurban edilmez veya yenik düşmez, yalnızlık mı? sahi o ne zaman yenildi ki?
mükemmel bi duygudur. geçmez bitmez denen haftaların sone ermesi, sevdiceği tekrar öpmek ona sımsıkı tekrar sarılabilmek hele kavuştuktan sonra ayrı geçen her günün acısını çıkarmak ayrı bi keyiftir.