aslında kendine dönüp söylediğin yalandır.
o ilk yalanı duyanlar, yeni bir yalana fırsat vermeyenlerdir.
insan karşı cins konusunda önce kendisine yalan söyler.
sadece becermek istediği kadınlara, kendine yakıştıramadığı için sevdalı, aşık modunda giderler.
tabii ki bu moda girmek içinde önce insanın kendisini ikna etmesi gerekir.
ben en saf, en içten duygularla geldim ama en belime kaymış arzularla devam edebilirim gibi bir yalan yani.
"hiç ayrılmayacağız" idir. büyük ihtimal lise dönemlerinde söylenir. gerçekten aşık olunsa bile, ilerde şartların ne olacağı hakkında hiçbir fikir sahibi olunamayacağı için hem kendini hem de sevgiliyi kandırmaktan ibarettir.
sen tuvaletteyken sevgilin napıyorsun dediğinde hiiç boş boş oturuyorum demek. tabi tuvalette olduğunu sölemekten daha iyidir ama yalan yalandır. birde günün her dakkası mesajlaşıp görüşenler demiyor mu acaba bu hiç sıçmıyo mu ya diye.
inanarak ve hissederek söylediğiniz ilk güzel sözün yalan yere söylenmesidir asıl yıkımı başlatan, bitmiştir neticede.
nasıl seni seviyorum derken gözleriniz parlıyor ve kanatlanıyor gibi oluyorsanız yine seni seviyorum derken dudaklarınız saçmalar, yerli yersiz birbirine çarpar, titrer...
yalan söylenilip itiraf edilmesi, onun karşısındakine karşı güvenini arttıran bir karaktere sahipse: "yalan söylemiştim" gibi bir yalan söylenebilir. *