son olmadığına inandığınız, birşeyler olup herşey düzelecek sandığınız sarılmadır. fakat son kez olduğuna inanıp çekip gitmeniz zaten sonu getirir. sarılmışken bırakmamak gerekir.
ayrıldıktan sonra tek hatırladığın şey onu son gördüğün gün giderken sarıldığındır .fakat onun son sarılma olduğunu bilmiyorsundur. ama aslında sen deli gibi sıkıp kokusunu çekerken o sadece "sarılmak" görevini yapıyor gibi görünüyorsa zaten hissetmiş oluyorsun "son" olduğunu.
Ne için son kez ? Son kez olduğunu bildiğin için mi ? Yoksa hissettiğin için mi ? Bak bakalım sarıldığın kişi hala sevgilin mi ?
Aslında bilememek var. Birşey yapamamak var.
Şehirden bir haftalığına ayrılan sevgiliniz tam geri döndüğünde, tam görmek için kalbinizin deli gibi attığı bir zamanda kalp krizi geçirir. Hastaneye kaldırılır. aramak için 10 dakika daha sabredersiniz. Ama dayanamayıp ararsınız hemen. telefonu açan hıçkıran sesiyle kardeşidir. Ablasının kalp krizi geçirdiğini söyler. Bütün kan dolaşımınız durur. Beynin ilk tepkileri olayı algılayamamak. Şaka olması ihtimali. ve o an imkansız gelen gerçek olma ihtimali. Beyniniz durmuş halde hastaneye koşarsınız. Hastaneye çok uzak olmayan bir yerdesiniz çünkü. Direk acile girer kardeşini sarsa sarsa nerede olduğunu sorarsınız. Sonra yıkıcı haberi alırsınız. Sevgiliniz artık yoktur aranızda. Gerisi anılar anılar anılar.
Sana aldığım son hediyeyi hatırlıyor musun ? O minicik çok sevdiğin kolye yi. işte o kolyeyi boynuna taktıktan sonraki sarılışım sana son sarılışımdı. Daha sonrası için fırsat bulamamıştım. Son sarılışımdı sana. Son kez kollarımın dolu olduğunu hissedişimdi. Seni götürürlerken son kez görmeme izin verdiler. Ama dokunmama izin vermediler.
bir mükemmeliyetten insana yadikar kalabilecek son eylemdir. yaşanılanların yüzde çok küsürü gönülsel olduğunda yıl ya da dakika ölçümüyle uçup yitebilecek niteliktedir. zira bedenlerin birbirleriyle teması, insana son dakikasında yüzünde kendini hissettirecek marifetli bir nefes vazifesi edinecektir. keşke her yitip gidecek bir ruha insan son ismi altında veda sarılışı armağan edebilse fütursuz.
gözyaşlarınız dökülür sevgilinin omzuna. zamanın durmasını dilersiniz milyonlarca kez içinizden. yalnız bırakmaz o görüntü her gözünüzü kapayışınızda sizi. aynı hüzün tekrarlanır, iç çekersiniz ve yine dökülmeye başlar gözyaşlarınız bu defa yastığınızın bir köşesine. *
son olduğu farkedilmez ve sonradan anlaşılacak olandır. durum anlaşıldığında ve bu dünyada son bir sarılma şansı daha kalmadığında sağlam koyar insana. baya yerinden kaldırmaz.
asla yapılmaması gerekendir. eğer yaparsanız o son bakışı, son sarılışı, onun kokusunu son alışınız kazınır beyninize. arkanızı dönüp gitmeniz en iyisidir. tenha bir köşeye geçip eldivenlerinizi ısırarak ağlamak çok daha iyidir.
o öyle, sarıldığınız yerde kalır oysa. nasıl mutlusunuzdur onu hissedip, kokusunu duyduğunuzda;
o halde, ardında bıraktığı bunca acı?
ve içinizden "bu son olabilir" deseniz de, her hücresini sahiplenseniz de, pişmanlık kalır.