sana söylediğim bir kelimede,
aldığım bir gülümsemeye aşığım.
bir sevgilin olmuş,
ben mutlu olmuşum,
senin bunu anlayabilmen ve
"merhaba" dostum diyebilene aşığım.
bunu anlayabilene...
"bir aşk oyunudur bu" dan, "bir aşktır bu "ya giden zamanda,
yaralanmaları, küsmeleri anlayabilmektir.
olgun davranabilmektir, olgunlaşa bilmektir aşk.
aşk tek başına tekelin değildir, anlayabilmektir,
aynı zamanda hayatın boyunca bir kez olmaz,
yoksa nasıl olabilirdi benden sana bu tutkulu aşk.
yanlış anlamak ta aşktır, yanlış anlaşılmakta.
seni seviyorum demek ise aşkı özel kılacak bir cümle o kadar,
ne zaman gözler gözlerde, eller ellerde olur,
bu kalp sende kalır, aşk teninde, sevgi damarlarında sevgilim olusun.
bir özeti gibi, ön sözü gibi
"sevgiliye sevgi yazıları armağanı" yazdıklarımızın.
bir aşk doğar mı dedim, doğarmış sevdiğim, hatta nefret bile doğarmış..
her şeye rağmen önemli olan,
bir insanın bir insana, güzel bir değer kalabilmesiymiş.
züppe sanman beni
senin kendi züppeliğinden,
gri bulutların ötesindeki griliksin sen,
ne siyah ne de beyaz
olamayacak kadar grisin...
ben sersem bir aşık, sen terkeden bir budala;
ben inatçı bir sis perdesi,
sen inatçı bir intikam meleği...
BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK iSTERiM
Ben senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.
gözlerinde kaybettiğim mutluluğumu arama gereği duymadım bile.
sendeydi sevinçlerim vermedin geriye.
bir tek söz söylemem gerekirse.
mutlu ol olur mu,yeni sevgilinle...
Beni öldür ama öldürürken karanlıkta bırakma
Beni sev ama severken özgürlüğüme sınır çizme
Beni yargıla ama sakın önyargı yapıp hüküm giydirme
Beni izle ama izlerken ruhumu gözden kaçırma
Bana sarıl ama sarılırken tırnaklarını batırma sakın
Belki bir bıcak saplama hakkın olabilir kendini bana affettirmek için
Beni ağlat ama ağlarken gözyaşlarımı silmeye çalışma
Beni aldat ama aldatırken beni aklına getirip acıma bana
Beni öldür ama öldürürken yaşadıklarımız kadar acıtma canımı...
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür.
beni bir ses sahibi kıl kefarete hazırım
öyle mahzun ki ; hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın. ( ismet özel )
hani nerede benim bildiklerim
aşk için
sevmek için
su gibiydi içimizdeki sevinç
gelmedi
olmadı bizim
neredesin şimdi
neredeyiz biz
sen de
biz de
yeryüzünden sildindik
ben ağlarım
kayboldu çocukluğum
yalnızdım
ta baştan yanlıştı
içime koyduğum
benliğin yarım
günah senin değil
çaresiz kalplerin
kuralsız sevginin
günah hayatımdaki
bu sonsuz bencilliğin
şimdi dostluk yok
güven yok
sevgi yok
hayat böyle değildi
başka bilirdim
yanılan hep bendim
isyan etmem
haykırıp inlemem
yalnız bilirim
gülüşüm temiz değil
hayaller tatlı,
aşklar deva değil
gözyaşım iner de
şimdi bu ıslaklık
tatlı bir keder değil
Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu ağlardım
Beni sevmiyordun bilirdim
Bir sevdiğin vardı duyardım
Çöp gibi bir oğlan ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kus gibi gülerdi
Bir rüzgar aklımı alırdı
Sessizce bir cigara yakardım
Kirpiklerini eğerdin bakardın
Üşürdüm içim ürperirdi
Felaketim olurdu ağlardım
Aksamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu ağlardım
Yine yattım yatağıma,
perdemi açtım,
gökyüzünde gezen yıldıza el salladım...
gökyüzünde gezen yıldızı sana yolladım...
ay'ımla kucaklaşsın diye...
sonra fark ettim ki; yıldız benim,
ay'ımla kucaklaşan yine ben...
kalbimin en yüksek tepesine bayrağı diken sen...
beni fetheden sen...
savaşmadan, isteyerek, bu ruhu, bu bedeni sana veren ben...
hüküm senindir askım...
bu ruhun da tapusu sende, bedenin de...
yine gece yarısı...
yine yatma vakti...
yine duvarlarımlayım...
yine resmine baktım...
yine duamı ettim,
yine göğe üfledim,
yine özlemedim...
özlemin tekrar edilemeyecek kadar büyük,
bölünemeyecek kadar bütün...
tekrarı olmayanımsın...
sevdamsın, askımsın, hayatımsın...
bir taşla girdin hayatıma,
sıra dağlar yaptın...
canımsın, kanımsın en önemlisi benimsin...
sensizliğin içinde seni arıyorum
sigaramın dumanı gibi kayboluyorsun
kaybolduğunda aşkların yalanı çıkıyor ortaya
denizin kıyısında boğuluşumu izliyorum
boğuluşumla beraber kayboluşumu
aşkla beraber acıyı hissediyorum
kalbimin taa derinliklerinde
sızlayan yüreğime bastırıyorum
acı çıkıor içinden
sensizliğin, yokluğunun acısı...
Bütün şiirlerimi sana yazdım
Bakma tarihlerinin senden eski olduğuna
içimde hep seni besledim
Seni büyüttüm
iyiki varsın iyiki yanımdasın
Artık gitme yanımdan sonsuza kadar
Bütün şiirlerimi sana yazdım
Artık senin için varım
Senin için yaşayıp
Senin için öleceğim
ve artık senin için konuşup
senin için susuyorum
Bütün şiirlerimi sana yazdım
artık vazgeçilmezimsin... **