eğer gerçekten karşındaki kişide seviyorsa insanın içine en çok huzur dolan eylemdir bütün dertleri unutursun herşey bembeyaz olur o anda bütün karanlıklar bir anda yok olur gider sevgiliye sarılınca.insan açsa doyar susuzsa susuzluğu gider,birde o sevgili kokusunu içine çektinmi işte ozaman yüreğin titrer ve birdaha ona seni ben çok seviyorum dersin.*
yıllardır ona sarılmamanın özlemini taşır sanki beş dakika önce sarılınsa bile. sevgili hakkında genelde ilk özlenen şey de budur; sarılıp kokusunu içe çekebilmek hayal olmuştur bugünlerde ):
her sarılışında kendini farklı hissettiğin bir duygu yumağıdır.
ama bir an vardır ki kokusunu ciğerlerinde hissetmek için her şeyi verebileceğin anlardan biridir, yanında yoktur.
işte o zaman gerçekten sarılırsın ona hissetmeye çalışırsın yanında..hayallere dalarsın!
en kötüsü de bu değil mi zaten?
sarmak sarılmak! en büyük destek, ilgi kaynağı..
özlersiniz ve sevgiliye kavuştuğunuzda ona sarılırsınız, kavga ettikten sonra barışır ve ona sarılırsınız. diyeceğim şu ki sevgiliye içten sarılmak bir ömre bedel şeylerden birisidir.
özlemin doruk yaptığı, mesafelerin araya girdiği zamanlarda hayali bile içte mutluluk yarattandır. zaman kavramından sıyrılınmıştır o anda. uzun süre sonra yaşandığında ise dakikalarca öyle kalınabilir. sevgilinin kokusunu içte hissetmek, kollarının arasında kaybolmak istemektir. yanında olduğunu en içten hissettiren andır. günler sonra bile onu düşünürken o anın sıcaklığı içi sarar. o anı tekrar yaşamak için dünyaları bile verebilir kişi. mutluluktan baş döndüren olaydır
gerçekten müthiş... bir de çok aşıksan, titriyorsan görünce gözlerini, gevezelik katsayın düşüyorsa yanında... vücudunun her hücresi 'bırakmaaa, bırakmaa!!!' diyorsa, titriyorsa ellerin onun sırtını sıvazlarken, nefes alıp verişini hissediyorsan kollarında, geri çekildiğinde tekrar sarılmak istiyorsan; gerçekten bir çayın son yudumu kadar narin, batan günün verdiği haz kadar kısa ve etkileyicidir...