gerçekten müthiş... bir de çok aşıksan, titriyorsan görünce gözlerini, gevezelik katsayın düşüyorsa yanında... vücudunun her hücresi 'bırakmaaa, bırakmaa!!!' diyorsa, titriyorsa ellerin onun sırtını sıvazlarken, nefes alıp verişini hissediyorsan kollarında, geri çekildiğinde tekrar sarılmak istiyorsan; gerçekten bir çayın son yudumu kadar narin, batan günün verdiği haz kadar kısa ve etkileyicidir...
özlemin doruk yaptığı, mesafelerin araya girdiği zamanlarda hayali bile içte mutluluk yarattandır. zaman kavramından sıyrılınmıştır o anda. uzun süre sonra yaşandığında ise dakikalarca öyle kalınabilir. sevgilinin kokusunu içte hissetmek, kollarının arasında kaybolmak istemektir. yanında olduğunu en içten hissettiren andır. günler sonra bile onu düşünürken o anın sıcaklığı içi sarar. o anı tekrar yaşamak için dünyaları bile verebilir kişi. mutluluktan baş döndüren olaydır
özlersiniz ve sevgiliye kavuştuğunuzda ona sarılırsınız, kavga ettikten sonra barışır ve ona sarılırsınız. diyeceğim şu ki sevgiliye içten sarılmak bir ömre bedel şeylerden birisidir.
her sarılışında kendini farklı hissettiğin bir duygu yumağıdır.
ama bir an vardır ki kokusunu ciğerlerinde hissetmek için her şeyi verebileceğin anlardan biridir, yanında yoktur.
işte o zaman gerçekten sarılırsın ona hissetmeye çalışırsın yanında..hayallere dalarsın!
en kötüsü de bu değil mi zaten?
sarmak sarılmak! en büyük destek, ilgi kaynağı..
yıllardır ona sarılmamanın özlemini taşır sanki beş dakika önce sarılınsa bile. sevgili hakkında genelde ilk özlenen şey de budur; sarılıp kokusunu içe çekebilmek hayal olmuştur bugünlerde ):