eski devirlerde kalan bir gelenektir.fakat asker yolu bekleyen bayanlar için bu gelenek hiç bitmez.
halbuki devir milenium devri mailleşin daha kısa sürede ve daha fazla şeyler yazışın diye düşünüyorum...
bilirim içinden kopar bir anı, düğümler boğazını, ağlarsın.
geçecek bu hüzünler ağlama artık.
beni ne sor nede ara artık, ben benden geçtim.
esmer bir hasrete sundum yalnızlığımı.
sen gelip geçtikten sonra anladım.
ben böyle yalnızlık görmedim.
olmayan varlığına o kadar fırsatlar kurban ettim ki anlatamam kimse de dinlemez zaten... başta sen. yokluğuna; ne yaptığını kimle olduğunu bilmememe rağmen ben hala bir ibadetmişçesine gözümü açtığımda seni düşünüyorum, seninle konuşuyorum sessizce sana birşeyler anlatıyorum gün boyunca. kızgınlıklarımı, sevinçlerimi, hayalllerimi, geçmişte yaşadıklarımı, sana dair kırgınlıklarımı, kızgınlıklarımı, yokluğunu. gittiğinden beri kararsızlığınla hayatımda yarattığın karmaşayı en çok da. sen yokken neler yaptığımı mesela. her gün başka bir psikoloji ile bazen senden ölümüne nefret edişimi ama en sonunda güzel bir hikaye uydurup buna inanıp yine sana sığındığımı... seninle uyuyorum. rüyamda sana sarılıyorum bazen ağlıyorum.
ilk günden beri bilmiyorum seni neden sevdiğimi. sen sorduğunda da bir neden söyleyemezdim. defalarca neden neden neden dediğinde bir nedeni yok derdim. en tehlikelisi de buymuş biliyor musun. ben biliyordum. ve korkuyordum. bir şekilde artık geri dönüşlerin kapalı olduğunu biliyordum. içime senin işlediğini ve çıkmayacağını biliyordum. hatırlar mısın? ben hiç unutmuyorum. gezi dönüşünün akşamı, eve bırakma faslından sonra ertesi gün okulda karşılaşmıştık. sen selam vermedin. öylece bakıp gittin ben derse girdim. ders boyunca neden konuşmadığını düşündüm kızdım sana. ders bitişi okulun cam kapısından seni arkadaşınla konuşurken gördüğümde dönüp gitmek istedim senin sessizliğini görmektense. oysa sen beni görünce arkadaşından ayrılıp yanıma; çok yanıma gelip gözümün ta içine bakarak seni bekledim dedin. seni bekledim... bu bir derslik bekleme değildi biliyorum. işte o günden beri korkuyorum. bu yaşadığım her ne ise onun gücünden korkuyorum.
burada olduğumuz her gün birlikte olduğumuz her an ne çok şey paylaşmışız. beğendiğimiz sevdiğimiz, sevmediğimiz her şeyde birbirimizi o kadar çok etkilemişiz ki. ben artık kendim değilim buna eminim. sadece sevgili değil herşeyi olduk birbirimizin. adı bile olmayan bir sürü şey paylaştık senle. güldük, ağladık, üzüldük, telaşlandık, heves ettik, şaşırdık, birlik olduk, mücadele ettik, hayal kurduk, plan yaptık, koştuk, yürüdük, yedik, içtik, sarhoş olduk, uyuduk, sevdik, okuduk, yazdık, çalıştık, boş boş oturduk, dans ettik, şarkı söyledik, aldık, sattık, seyrettik, temizledik, kirlettik, kaçtık, korktuk, dalga geçtik... beraber, ikimiz, biz.
şimdi. benden 800 km uzakta. bilmediğim bir evde. bilmediğim insanlarla. bilmediğim bir havayı içine çekip, bütün yaşadıklarımızı onlarla yaşıyorsun. belki başkasını seviyorsun. belki çoktan unuttun söyleyemiyorsun. itiraf ediyorum denedim. başkasını sevmeyi; başkası ile olmayı. denemek bile dünyanın en büyük acılarını yaşattı bana. nefret ettim herşeyden ve herkesten, en çok da kendimden. ben ister miyim ki kurduğum hayallerdeki senin yerine başkası geçsin. senin benden uzak duruşun... ateşten kurtulmak için deli gibi çırpınan biri gibiyim. içim yanıyor. bu acıdan kurtulmak ne yapsam olur gibi, öyle yanıyor ki canım. kahrediyor bensiz olmaya cesaretin, aylarca aramayışın, kavga yok, küsme yok...
bir küsüp bir barışıyorum seninle senin haberin bile yok. ne yaptığını bilmiyorum. acaba farkındalar mı yolda yanından geçen insanlar benim sahip olamadığım, olmak için dünyaları vereceğim bir şeyi yaşadıklarından. tutku, saplantı, bağımlılık neyse adı bilmiyorum. içimde benden bir parça gibi aşkın. bütün bunlar değil daha neler yaparsan yap yine de sana inat, dünyaya, bana akıl verip duranlara, karşıma çıkanlara inat bütün fırsatları, herşeyi tepe tepe seni seveceğim. senin ne düşündüğün, nerde olduğun umrumda değil. varlığın bile. olmasan da olsan da; sevsen de sevmesen de; seni sen istedin diye değil; kendim için seviyorum, sevmeye de devam edeceğim. ömrümün sonuna dek de, hayat beni nereye savurur bilmiyorum ama yanımda kim olursa olsun gördüğüm hayal sen olacaksın. benim olmasan da; ben o eski güzel günlerde kalacağım, bir okulun giriş kapısında yaşlanacak ruhum ama senden ayrılmayacağım. başta sen olmak üzere hiç bir şey umrumda değil. seni hep sevdim daima ve ebediyete dek seni seveceğim!
sevgiliye verilen en özel ve en anlamlı olan hediyedir. ve sevgili çok uzaktaysa, ona ulaşmak mümkün değilse o mektupla yaşarsınız. ezberlersiniz tüm mektubu, harfi harfine incelersiniz, okurken acaba bu kelimeyi yazarken nerdeydi hangi surat ifadesiyle yazıyordu diye düşünürsünüz. başka dünyalara gidersiniz o mektubu okurken, sevgilinin olduğu dünyaya. ve hep anlamlar çıkarmaya çalışırsınız bir de bakmışsınız ki sanki ta önceden biliyormuş gideceğini de bilir gibi yazmıştır. ya da size öyle geliyordur. kısaca kalbini hissedersiniz sevgilinin o mektupta. bir şeylerin hala var olduğunu, değişmediğini görürsünüz.
Seni sevmiyorum artık..Ama unutamıyorumda.Başkasını düşünsem seni aldatıyo gibi hissediyorum kendimi.Yapamıyorum..Sanki hayatımın her anında sen varsın gibi yaşıyorum.Birlikteyken yapma dediğin şeyleri sanki sen hala istiyomuşsun gibi yapmıyorum..Benim gülüşümü çok seviyodun ya sevgilim..Sen gittiğinden beri gülemiyorum..içime öyle derin bi iz bıraktınki tarifi imkansız..Birbirimizden neler istedik ne sözler verdik be sevgilim..Çocuklarımız vardı bizim aşkım..Üç tane,biri adrianaya biri kıvaca biride ikimize birden benzeyecekti.. Üçüncüyü göremeden bittik biz sevgili.Kimliğinde soyadımı göreceğim bigün demiştin,göremedin..Oysa ne çok isterdim.Ne hayallerimiz vardı bizim.Gerçekleşemeden bittik..Seni ne kadar semiyorum desemde unutamıyorum,özlüyorum,çok özlüyorum sevgilim..
Yazıpta yollayamadım..Çok özlediğimi bi kez daha farkettim..
her şeyin farklı olmasını istedim seninleyken...
mutluluğun en güzelini yaşamak istedim.
hiç bir şeye benzemesin mutluluğu tarif et dediğinde kelimeleri
bir araya getirememek istedim.
sana anlatamam ki tarif edemem demeyi çok istedim.
farklı olsun istedim seninleyken her şey...
hüznü bile daha yoğun yaşamak istedim.
gözlerimin ağlamaktan patlamasını istedim burnumun kıpkırmızı olmasını.
sevdiğim kadar sevilmek istedim. en büyük farkıda bu olsun istedim.
yanında sıcaklığını hissetmek istedim. sarılırken sana bir kere de olsa
o anda hayat dursun istedim.
çok şey istedim belki bu yüzden istediğim olmuyor.
Soğuk bir sonbahar akşamıydı. Hava kararmış, yağmur başlamıştı. Düşlerimize yağmur yağıyordu ellerimizi. Gözlerin donuk bedenin halsizdi.
Gizli bir el kalkış hazırlanan otobüse binmek için seni sürükler gibiydi. Sanki kalmak istiyordun. baharda dönerim demiştin hatırlıyor musun ? Sakin beni unutma bekle.
Ben seni unutmadım sevgili, ben seni unutmadım. Bütün kış baharda döneceğin günün hayaliyle ısındım. Minik öpücüklerle uyandırıp güneşin doğuşunu gösterecektim sana. Çiçeklerin, denizin, kumasalın, güneşin tadına birlikte varacak , gün batımlarında denizle birleşen ufuk çizgisini birlikte seyredecek, ay ışığında mutluluk şarkımızı söyleyecektik.
Yalan değil kaçamak sevdalara takıldım yokluğunda bir süre. Sana benzeyen her şeyi sevdim ben. Sevdiği her şeyde senden izler vardı. Aradığımı buldum sandım ama yanıldım , bulduğum sen değildin. Olmadık zamanlarda aklıma düştün, zamansız yaralandım. Her sabah seni bulmak için yolara düşmek geldi içimden ama gidemedim .
Yalnızlığın acısıyla gurur satın alır oldum her gece. Gelir; dedim kendi kendime, söz verdi gelmesi gerek. Bekledim.Kendimi param parça hissetim ama yine de sana kızamadım.Unuttum kötü sözlerini Unuttum kapında bekletildiğimi.Unuttum telefonlarıma cevap vermediğini, kavgalarımızı unuttum.
Bir tek seni unutmadım sevgili, bir tek seni unutamadım. Hep dönmeni bekledim. Zamanla alıştım acılara , ölüm ilanlarında kendiliğinden siline adreslere. Alıştım sevdiklerimin yokluğuna. Ama yalnızlığa alışamadım, hasrete alışamadım, sensizliğe alışamadım. Hep dönmeni bekledim.
Olamadı gülüm bir araya gelemedik. Oysa daha yolun başındaydık, tomurcuktuk daha çatlamaya hazır. Bahar gelmeden ayrıldık. Şimdi artan yalnızlığım , büyüyen yokluğu var . duvarlarda gözlerinin izi , kapı kollarında parmak izlerin saklı. Sen neredesin sevgili, varlığın nerede ?. bir mevsim döndü , sen dönmedin .
Düşlerim böyle dağınık değildi eskiden. Kara bulutlar gibi kümelenip bir yere, acılarım yüreğimde çöreklenmişti gece yarılarında. Özlemlerim hiç bu kadar olmamıştı gün ışığına. Hasret bu kadar büyümemişti. Şimdi göçebe olmuş yüreğimle her sabah yeni yolculuklara çıkıyorum. Umudun türküsünü söylüyorum öksüz bakışlarımla....
Vakit, gecenin sonsuz karanlığına bürünmüş. Binbir sıkıntı sarmış benliğimi. Bir yudum su diye inleyen hasta gibi muhtacım seninle konuşmaya. Nerdesin? Uyur musun şimdi? Arasam, bir sıcacık merhabana ihtiyacım var desem; ne dersin? Kızar mısın düşüncesini aklımdan geçirmek istemiyorum.Çünkü dostumsun diye biliyorum. Elbette arayacaksın, dediğini duyar gibi oluyorum.
içimi acabalar sardığında senin sevgi dolu gözlerini görebilsem nasıl rahatlayacağım, ama yoksun. Varlığınla beni nasıl sarıyorsun, bir bilsen. Maddeden ötesin. Hani pamuk şekeri vardır, yediğin an tadı damaklarına yayılır ama anında yok olur. Sen sakın yok olma, sevgi tadında yaşa. Beni ben yapan her ne varsa, sende de bunları gördüğüm için mi bu kadar bendesin? Bence sen, varlığındaki değerlerle sensin, bence sen ruhuma uzattığın kementle varsın. Acımdasın, sevincimde, gözyaşımda, uzanan elimin sıcaklığındasın. Uzaktayken nasıl yanımda olabiliyorsun?
Mutluluktan uçacakken seni aramak ve sevincimi paylaşmak istiyorum. Acımda ben seni arayamıyorum, yalnızlığın kalın kabuğuna çekilmek ve unutmak istiyorum dünyayı, insanları...
Ama sen... sen bırakmıyorsun.
O derin dehlizde karanlıklar içinde bir ışık var, o ışığa doğru bilinmez bir neden çekiyor beni. Gözyaşlarım çiçek oluyor yüzümde ışıkla. Ve ellerimde çiçeklerle çıktığımda karşımda seni buluyorum.
sana yorgunluğu gözlerinden okunan bir bünyeyle geleceğim. çokça yıpratılmış, çokça aldatılmış, çokça kandırılmış, çocukluğu elinden alınmış bir halde olacağım büyük ihtimalle ellerinden tuttuğumda. ama acılarımdan kurtulmuş, sıyrılmış, mavi bakışlarımı geride bırakmış, umudum diyebilecek kadar yürekli olabileceğim sana dokunabildiğimde. böyle olmadan seni bulmayacağım inan bana. tertemiz geleceğim sana, daha çok alışmış olacağım ama hiç bir kırıntı kalmayacak geçmişime dair. aklım sen olacaksın.
sen de böyle olacaksın değil mi?
tertemiz hayaller kuracağım sana, daha önce kimse için hayal edilmemiş, kimsenin kulağına fısıldanmamış olacaklar. bu şehri güzel kılacağım gözümde, seninle olduğum yeri cennet yapmaya çabalayacağım. sokaklarına adımlarımızı kazıyacağımız bu şehri senin için seveceğim belki. elele dolaşacağız bu sokaklarda, yan yana yürüyeceğiz, omuzlarımız böyle aynı hizada olacak. kıvırcık saçların rüzgarda uçuşurken gökyüzünü sevimli kılarken, seveceğim ben bu şehri senin için. vazgeçmeyeceğim hayallerimden ama. yine gideceğim bu lanet şehirden. kaçacağım. belki beraber gideceğiz.
yanyana oturacağız bir otobüs koltuğunda, omzuma yaslayacaksın başını, koluma gireceksin usulsa. ben saçlarını soluyacağım, doy(a)mayacağım kokuna. seyredeceğim otobüs camına düşen suretimizi, belki ağlayacağım sen uyurken. farketmediğin göz yaşlarımı saçlarına bulaştıracağım. ne çok özlemişim seni diyeceğim, duymayacaksın. nefes alışverişlerini seyredeceğim, senin için dualar edeceğim. bizim için dualar edeceğim. sarılacağım sıkıca. bir şehirden bir şehire kaçarken, keşfedeceğim aşkın kaybettiğim yollarını. seninle yeni yollar keşfedeceğim, umutlarımı yeşerteceğim. kaybettiğim çocukluğumun kırıntılarını bulacağım belki de. çocuk olacağım. çocuk..
sen de benim gibi düşüneceksin değil mi umudum?
herşeyin güzel olmasını hayal ediyorum. hep kaybettim ben. korkuyorum bu yüzden, güzel düşünmek istiyorum. güzel olacağını hayal ediyorum, güzel olacağını hissediyorum, umut ediyorum. güzel olmalı herşey, inanmak istiyorum buna. sen de, sen de istiyorsun değil mi bunu?
bu mektubu okuyacağın gün gelecek, ne zaman bilmiyorum. belki çok uzun bir zaman sonra.. ala gelecek. inanıyorum.
sana tertemiz geleceğim dediğim gibi, sadece sana ait olacağım. temizlenmiş olacağım tüm geçmişimin kirinden pasından. kalbimin üzerinde parmak izleri olmayacak. ellerine bırakacağım, seyredeceğim sonra, sen de, sen de ki tekinin yanına koyacaksın onu.
koyacaksın değil mi?
umutsun sen, her daim içimde olacaksın. kaybetmeyeceğim seni. kaybolmayacaksın.
Bak yine sana yazıyorum sevgilim. sana yazmaktan hiç bıkmıyorum. Ödevim olsa hiç uğraşmam bu kadar. Şuraya bak, seni ve ödevlerimi kıyaslıyorum. Seni dünyalara değişmezken hangi zihniyetle düşümdümse artık.. Ben böyle kendi kendime konuşuyorum gibi ya hani, şimdi eğer bunu sana verebilirsen şizofren sanar beni diyorum. Pek bi farkımda yok hani. Benim olmayana sevgilim diyorum. 'Sevgilim diyorum sevgilim.' Ufak birşey değil bu benim için. Sevgilim.. Sevgilim dediğim insan bütün hayatım olmalı, şu ufacık kalbimin en içinde kimselerin göremeyeceği, dokunamayacağı yerde olmalı. Gözümü kapattığımda, nefes aldığımda, uykumda, hapşırdığımda aklımda olmalı. Hapşırmak saçma mı geldi sevgilim ? insan hapşırdığında kalbi dururmuş. Bunu biliyorum ya ondan aklımda olmalı dedim. Şimdi odun sen bunuda anlamzsın. Neyseee.. Sevgilim dediğim kendimi kötü hissettiğimde aklıma ilk gelen isim olmalı. Kendimi bana iyi hissettiren 'o' ya hani ondan.. işte sen benim için bana bu duyguları yaşatabilen tek insansın. Bu yüzden sana sevgilim diyorum..