900 km yola inat sevdayla yazılan mektupdur. hasreten kan çanağı olmuşken gözler, uykusuz geceler yakasına sımsıkı yapışıken adamın en etikilisi yazılır.
--spoiler--
cok saygi deger ve mahallemizin gulu olan sayin hostes hanim,
bu mektubu yazip yazmamak icin cok dusundum.
sonunda ne olursa olsun anasini si#eyim deyip, harbi bir delikanli olaraktan duygulu hislerimi size acmaya karar verdim. sizi ilk gordugum anda goz goze geldik. bakislariniz yuregimi bursa celigi gibi deldi.bizde yalan yoktur yalancinin anasini avradini si#eyim. o anda birbirimiz icin yaratildigimizi anladim.
aslinda iki gun sonra anladim. aklimdan bir turlu cikmiyordunuz. nereye baksam sizi goruyordum.
ana haber bulteninde siz vardiniz,
hava durumunda siz vardiniz,
gece kusunda siz vardiniz,
sifreli yayinlarda bile siz vardiniz.
sunu anladim ki siz olmadan ben namlusuz bir tabancaya benziyorum. yalanim varsa cumle alem beni si#sin.
şu devirde komiktir, eğer sabırsızsanız çok eğlenceli durumlar ortaya cıkar. mektubu aps ile yollamalar geldi mi diye aramalar olayı cıvıklaştırsa da uzak mesafe ilişkilerine iyi gelen bir olaydır nihayetinde.
eskilerde kalmış bir adet. mektubu yazmaktan ziyade asıl iş onu ait olduğu kişiye vermekti. okul önlerinde, cadde köşelerinde sıkça görülürdü bu tipler. yüzlerinde bir tedirginlik, bir limon sarılığı. gözler kırmızı belli ki dün gece uyumamış. bir eli ceketin cebi üzerinde, belli ki o cebin içerisinde ümit var, aşk var, dokundukça büyüyen ve elleri yakan bir mektup var. eski zaman aşklarına şahitlik etmek bile keyifliydi azizim. şimdi gsm operatörleri ve binlerce bedava mesajları var. eksik olmasınlar.
bu teknoloji çağında kimi romantikler tarafından yaşatılmak istenen adet. hele o mektuplar her iki taraf için de bir ilk niteliği taşıyorsa daha bir anlamlı daha bir beklenendir, bir de içinden fotoğraf çıkarsa güllü lokmadır.
demek ki sevgili şart aga. bi de aşk. hatıra da önemli tabi. kimi adam vardır çok sever. çoğu kadın vardır, seven adamı anlamamak konusunda üstüne yoktur. işte değerli kardeşim bu noktada mektup senin son çaren. yaz. çok çok, bol bol yaz. olduğun gibi yaz. hani sen benim gibi piçin teki olamayabilirsin. şahane anlarım seni. keşke ben de senin gibi efendi olabilsem. o yüzden yaz. gelip burda yazma "yeeaaa kadınlar neden efendi adamlar yerine piçleri tercih etmiyo" diye.
yaz aga yaz. sen erkeksin. ataerkil toplum nerde kaldı lan.
teomandan daha beter dizeler yaz ama size dair olsun.
çok aşıksan çok yaz. sen bi fener yak. "yeaaa yüzyüze konuşalım bunları", "ehehee mal yeaaa mail diye bi şey var", "sms de mi atmadı" diyenlere inat yaz. bu dünyayı biz şekillendiriyoruz; dünya bize içinde bulunduğumuz kabın şeklini vermesin!
eğer mektuplarsa artık ona ulaşmanın tek yolu günümüze bir edebiyat harikası olarak kalabilir sevgiliye yazılan her mektup.
elin... elin değmiş bu mektuba.
teşekkür ederim; bana yazmamışsın ama...
elbette tanıdım yazını; değişmemiş hiç.
değişen bir şey olmadı zaten, acı bile aynı acı.
bana gönderilmemiş ama, mektubu ben okudum.
utanmadım, kimseye de ihanet etmedim.
suskun geçen bunca yıldan sonra, hesap verecek değildim.
şimdi de vermicem.
elin değmiş bu mektuba!
aşık olduğum elin. o aşka susamışım.
hakkım var o elin yazdığı mektubu açmaya.
meşhur pierre abelard (1079-1142) ve heloise mektuplarından.
eğer yakın yerdeysanız zaten megdup gidene gadar 100 kere görüşeceğiniz için pek bir anlamı olmayan ama romantik bir süpriz yapmak baabında bayağı iyi olabilitesi olduğunu düşündüğüm şeydir.