dipnot: konuşmayı yapan erkek italyan giyim tarzına sahiptir. sevgilisi de gayet sıradan bir giyim tarzına sahiptir. kıro damgası yapıştırmaya ihtiyaç görülmemelidir.
aslında o insanlara kıro demek anlamsızdır nasıl ki nişantaşında gezen sevgililer "aşkıuuuummmmmmmm" diyorsa ağzını eğe eğe varoşların çocukları da sevdiceklerine "gülüm" der. ama bu "gülüm" "aşıum"dan daha samimi gelir oldu son zamanlarda bana çünkü bakılınca etrafa hep yalan olmuş aşklar, kullanıp atılmış genç kız ve erkekler var. bu zavallılar önce en saf duygularla bağlanırlar karşılarındakine en güzel sözler sarfedilir daha sonra bitince ilişki bir bakmışsınız aşka küskün, duygusuz oluvermiş hepsi ilk yaşadıkları aşka lanet edip. sonra ki ilşkilerde hep sarfedilir "aşkıummm", "bebeşimm", "sefgilimmm".....uzar gider bu böyle ve ben şunun kanısındayım ki bunlar hiç bir zaman gerçek sevdalar için sarfedilmez. zaten sarfedilse de bir samimilik katmaz onun yerine daha da uzaklastırır insancıkları birbirinden..
1- en az 2 orhan gencebay albümü dnlemek
2- en az 1 ay sevgili olmaya calısmak , herşeyine -he! demek
3- yüzündeki masum cocuk formatını değiştirmemek
ERKEK-seni seviyorum gülüm!
KIZ - eminmisin canım!
ERKEK - hayır benım adım cenker
KIZ- inanmıyorum bitanem cok cool sun
(ARABESK)ERKEK - o ne kız ?
KIZ- ya askım cok cahilsin
ERKEK-yürü lan bak dalgana cocukmu buyutcez bu yastan sora!!!
KIZ- aaa manyağa bak...
gul tüm antik çağlara kadar uzanan inanışlarda, dünyanın her yöresinde kendisine özel önem atfedilen bir çiçek olarak düşünüldüğünde, yadırganmaması gereken erkek tipidir.Arabesk kaçsa da, kimi insanda eğreti dursa da 3 kere söylendikten sonra insanın ağzına sinir edici şekilde ve bi şekilde yapışan nida olup çıkabilmektedir. ***
(bkz: lafın beyne gitmeden direk ağızdan çıkması)
(bkz: bazen damakla düşünmek)
(bkz: sevgiliye a.q. diyen erkek modeli)
denir gülüm de denir de, ancak sevgiliye dendikten sonra yine sevgilinin suratına bakıp -hay a.q. nerden takıldı bu ağzıma - denmez ; sevgili de böle alık gibi kalır, şimdi bana güzel bişi mi sööledi yoksa suratıma küfür mü etti diye düşünür ve tabii ki sevgili de kızıp; oraya koma cebine ko bayramda harcarsın der ve manzara başlar...
gülüm de denir, balım da denir, çiçeğim de denir. yeter ki denilecek kişi tüm bu sıfatlara layık olsundur. önemli olan liyakattir, yoksa layık olamadıktan sonra ne gülün önemi kalır ne ömrün.
biraz ayarî yaklaşırsak
madalyon nedir bilmeyen, hatta hiç kırmızı lacisi olmamış erkeklerin de sevgililerine gülüm dedikleri görülmüştür. olayın marmara bölgesi ve çevresinde meydana geldiği anlaşılmış, sevgilisine bu hitap şeklini yaparken de traşını olmuş, ayağında mavi bir spor ayakkabı, spor bir gömlek ve kot pantolon giyen bir erkek modeli yakalanmıştır.
de gülüm! de ki: ela bir günde gelecegim
istanbul darmadagin olacak, saçlarim
darmadagin. hepsi, darmadagin!
üzülme gülüm! toparlanacagiz, birlikte,
ayaga da kalkacagiz, yürüyecegiz de gülüm
hem de çelikten topragini dele dele hayatin!
de gülüm! de ki: bitmistir umut, bitmistir
sevgi, bitmistir güven!
güven bana gülüm!
sana bitmemisligi ögretecek, tattiracaktir
hasretten-hakikaten-ten
degistiren yüzüm!
göreceksin gülüm! bekle!
hirslarimiz, acilarimiz
gitgide ihanetlere
hainlere, ezilmelere alisacak..
göreceksin-sevinçten
aglayacaksin gülüm-ki
iste o vakit
bana-dogrudur!-
sair olmak, seni sevmek pek
çok yakisacak!
bak! siirler var, mektuplar
var, çocuklar var,
sokaklar var, kediler!
inan bana gülüm, ölüm yok
bir tek! ölüm yok bize!
ölüm inananlar için sessizce
kara kapli kitaplardan çikartilacak..
göreceksin gülüm! bekle!
göreceksin!
artik hiçbir insan, hiçbir
kavga ve hiçbirimiz
bu dünyada, yapayalniz,
umarsiz kalmayacak!
henüz vakit varken, gülüm
paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm,
yüreğim dalındayken henüz,
ben bir gece, şu mayıs gecelerinden biri
volter rıhtımında dayayıp seni duvara
öpmeliyim ağzından
sonra dönüp yüzümüzü notrdam'a
çiçeğini seyretmeliyiz onun,
birden bana sarılmalısın, gülüm,
korkudan, hayretten, sevinçten
ve de sessiz sessiz ağlamalısın,
yıldızlar da çiselemeli,
incecikten bir yağmurla karışarak.
henüz vakit varken, gülüm,
paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm,
yüreğim dalındayken henüz,
şu mayıs gecesi rıhtımdan geçmeliyiz
söğütlerin altından, gülüm,
ıslak salkım söğütlerin.
paris'in en güzel bir çift sözünü söylemeliyim sana,
en güzel, en yalansız,
sonra da ıslıkla bir şey çalarak
gebermeliyim bahtiyarlıktan
ve insanlara inanmalıyız.
yukarda taştan evler,
girintisiz, çıkıntısız,
birbirine bitişik
ve duvarları ayışığından
ve dimdik pencereleri ayakta uyukluyor
ve karşı yakada luvur
aydınlanmış ışıklarla
aydınlanmış bizim için
billur sarayımız...
henüz vakit varken, gülüm,
paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm,
yüreğim dalındayken henüz,
şu mayıs gecesi rıhtımda, depolarda
kırmızı varillere oturmalıyız.
karşıda karanlığa giren kanal.
bir şat geçiyor,
selamlıyalım gülüm,
geçen sarı kamaralı şatı selamlıyalım.
belçika'ya mı yolu, hollanda'ya mı?
kamaranın kapısında ak önlüklü bir kadın
tatlı tatlı gülümsüyor.
henüz vakit varken, gülüm,
paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm...
parisliler, parisliler,
paris yanıp yıkılmasın..