"sevgili bu herhalde bağlanacaksın yarine" gibi dursada mevzu, aslında gözüktüğü kadar pek sağlıklı bi durum değildir. zira hiçbir ilişkinin noktalanma olasılığı %0'a düşmez. hatta %50 nin bile garantisini kimse veremez. hal böyleyken giderek bağlanmak olası bir ayrılık durumunda kişinin karnına bi bizon oturmasına sebebiyet verecektir. yani olması gereken sevgiliye bağlı olmak fakat balansını iyi ayarlamaktır. ama gönül bu dinler mi hiç?**
ayrıldıktan sonra (ki çok büyük bir ihtimal) en çok yakınacağınız durum olacaktır. baktığınız her yerde sevgili ile ilgili bir anı göreceksiniz gözlerinizi kapattığınızda da sevgilinin çehresini, eğer halen devam eden bir ilişkiniz varsa hoşunuza gidebilir, ancak o ilişki bitince içinize oturacak olan durum.
bağlılık olması gerekendir, iyidir, güzeldir. ama iş bağımlılığa vardırılırsa tehlike çanları çalmaya başlamıştır. çünkü tüm bağımlılıklar sınav aracıdır.
Aşkın psikopat halidir. Onu düşünmediği zaman olmamaya başlar. Saat kadranları iyice yavaşlamaya başlamıştır, buluşma saatine yaklaştıkça. imantahtasındaki boşluk, "gelsin de kucaklasın, başımı dayayayım omuzuna" diye feryad eder. Evde bıraktığı ufacık bir eşyayı defalarca koklatır.
Bu durumda ne yapılması gerekir? Ya evleneceksin terkedilmeden, ya da arkana bakmadan kaçacaksın. Tabi aşkın çelikten halatlarından kurtulabilirsen... Başka tıbbi bir tedavi yöntemi yoktur.
bu bağlılığın, sevginin ve aşkın ötesine geçip alışkanlığa dönüşmesini engellemenin gerekli olduğu durumdur. tamamı sevgi üzerine ise; bağlan bağlanabildiğin kadar..
sevgiliyi kısa süre önce eve atma planları yapılırken olay duygusal boyutlara taşındığı andan itibaren geri dönüşü yoktur. sevgili denen hatun bağımlılık yaratmış, kurtulması zor hale gelmiştir. onunla ilgili duygularda yerini daha maneviyata bırakmıştır artık. materyalist yaklaşım yerini ''pembe panjurlu evimiz olacak mı hayatım'' olgusuna bırakmıştır.