cıssss etmesi ihtimali vardır. böyle sanki yanan alevli bir şeylerin üzerine düşen su damlasının çıkrdığı ses gibi. ya da böyle birden ürpermenize sebebiyet verir.
insanın benliğini unutup sonra binlerce kez yeniden bulduğu kimsenin kimseyi bu kadar sevmeye hakkı var mı dedirten, iki bedende bir beden; iki yüzde bir yüz; iki yürekte tek yürek olup ruhunu paylaşmasıdır.
hissettirdiklerini tarif edebilmek için kelimelerimin kifayetsiz kaldığı, beslenen coşkunluğun, sevginin, tutkunun, korkunun, isteğin ya da hepsinin parmak uçlarından sevdiğinin teninde dokunduğun yerden tüm vücuduna aktığını hissettirebilecek derecede güçlü eylem.
kuzuların sessizliğinde dr.lecter demir parmaklıklar arkasındaki hücresindeyken, ajan starling e bir dosya uzatır, ve bu esnada dr. lecter starling in eline hafifce dokunur.
devam filmi olan hannibalda da, atlı karıncadayken ve de starling in evindeyken dr. lecter, starling in saçlarına dokunur.
goethe nin "genç werter in acıları" nda da benzer dokunuşlar vardır, imkansız bir aşkın, gece uyutmayan sıcaklığını bırakır tene..
aşkın, kaotik düzleminden, katıksız düzleme çekilişidir bütün bu dokunuşlar, bir sevgiliye dokunmaktan çok, müzede bir sanat eserine yasak olmasına rağmen dokunmaya benzer.
karşı cinsin bedeni, ona duyulan hasret ve ihtiras oranında büyülü harelerle çevrelenir ki, bazen dokunmak değil, bi kaç santim yaklaşmak bile, güneş ışığının bir cam parçasında kırılıp yoğunlaşması gibi, yangını başlatıverir.
farklı bir bakış açısıyla sevgiliye batmak anlamıda çıkartılabilir.
-artık bana dokunmaya başladın hasan!
-eh zamanı gelmişti ekiki
-gerçekten de buna dayanamıyorum!!
-karşı konulmaz bir cazibem var demiştim sana miheheh
((çılınkkkk))*
-beni kesiyorsun didem! beni hala sevdiğini biliyordum. tıhaha
((dıkşın dıkşın))
-senin için ölürüm dememiş miydim? böhüehehe