çok güzel bir sabahtır. 14 ü olduğu için cepte beş kuruş yoktur. zaten sevgilide yoktur.
7 de kalkar kahvaltı yaparsın. ossura ossura iş servisini beklersin. servisteki herkesin sevgililer gününü kutlar. bön bön bakan suratlara nanik yaparsın. sonra da sevgilisiz geçirilecek sevgililer günü akşamını beklemeye koyulursun.
diğer günlerin sabahından farklı olarak spor yapmaya başlarsın, göbek erimeli, kız arkadaş bulunmalı, hayda bire bismillah...
sayfaları boş bir kitaba, mürekkebi bitmiş kaleme, gazı olmayan çakmağa benzer. arada kilometreler varken; sevgilinin sesi, kokusu, gözleri uzaktayken telefona umut bağlarsınız.
hasret kaldığınız her şeye rağmen, kurarsınız rakı sofrasını. açarsınız winamptan zülfü livaneliyi. tek mezeniz kulağınıza gelen "saat dört yoksun" melodisi ile çektiğiniz acıdır. bir gece daha onsuz sabaha kavuşurken, siz bırakın kavuşmayı onu aylardır görmemişinizdir. boğazınızdan geçerken acı verir ata yadigarı. yakarsınız bir sigara, çıkan mavi dumanlarda tartışarak geçirdiğiniz boş zamanları düşünürsünüz.
normalde böyle günlere inanmasanız bile, bir hediye göndermeyi düşünürsünüz. hiç bir kargo şirketinin pazar günü çalışmadığı aklınıza gelir. hem nasıl hediye lan bu, sevgililer gününde eline geçsin diye üç gün öncesinden başka ellere teslim ediliyor?
ama her şeye rağmen sevinirsiniz 14 şubat sabahına girerken gözlerinizde uyku olmasına. en azından uyurken hiç bir şeyin farkında değilsinizdir ve sokaklarda ellerinde çiçeklerle gezen sevgilileri görmeyeceksinizdir. rakınızın son yudumlarını içerken, uzun süredir tuttuğunuz ağlama orucunu bozarsınız.
ağlama nöbeti geçince, uyandıktan sonra duyacağınız sesin hayali ile yatağa girersiniz. sevgilinin o masum yüzünü düşünerek...
harika bir güne girişin ilk dakikalarıdır. sevgili olmaması problem değildir, elbet bugün yarın olacaktır zaten asıl sevgilisiz olmak bu günü özel kılmaktadır.
erkekler için, bir önceki turnuvadan kazanılan i love you motifli yastığın üstündeki, geceden kalma lekelerin temizlenmesiyle ve pişmanlıkla başlayan sabahtır.*
sevgiliniz olmadığını bilen tüm sevgilisiz arkadaşlarınız tarafından yapılan planlara katılmak zorunda bırakıldığınız sabahtır. ulan sevgilim yok diye sapların kölesi olmak zorunda mıyım? evde oturup kafamı dinleyeceğim belki? sevgililer gününde sevgilisi olmayanların biz de eğleniyoruz, biz de insanız çabalarına alet olunan sabahtır kısacası.
tum gun bir seyler atistirip, hic sokaga cikmayip, uyumak en iyisidir. ozellikle 25ine merdiven dayamis, hala kocasiz, hatta sevgilisiz, evsiz, arabasiz, kedisiyle yasayan bir zavalliysan. boyle gunlerde anneyi ve gencecik ama evli olan kuzenini aramamak da ayrica iyidir.
akşama iyi hazırlanılması gereken bir sabahtır. gün boyu moral iyi tutulmamalı, akşama soluğu bir birahanede almanın anlamsızlığı kafaya yerleştirilmelidir. moral bozukken içilen içkinin ne kadar çarptığı malum.
sevgisiz ve yalnız geçecek olan yılın herhangi bir gününden daha iyidir. erkenden kalkıp ailece yapılan hoş bir kahvaltıdan sonra bilgisayar başında müzik eşliğinde içilen çay, yarım saat sonra içilecek kahve ve öğleden sonra arkadaşlarla yapılacak bir plan ve gün boyu arkadaşlarla bol kahkahalı muhabbetler. ne güzel günmüş lan bu 14 şubat. en kötü günümüz böyle olsun !
sabah sabah uyanıp içtiğim sigaraya kimsenin çemkirmemesidir sevgilisiz geçen 14 şubat sabahı. yanında olmak için dünyaları vermek varken, yanında olamamanın acısıdır çekilen. sebepsiz bir huzursuzluk olur içinde insanın, bir don bile almaya çıkamazsın dışarı başka birisi mi var acaba diye düşünmesin diye...