- ya bizde alara'yla çarşıya çıkıcaz.
+ hmm tamam canım, geç kalmayın ama.
- ya işimiz bitince gelicez zaten.
+ ya tamam işte geç vakte kalmayın.
- ya öff püff, cart curt, armudun sapı üzümün çöpü
bu konuşmadan yola çıkar isek; kızımız ve alara çarşıya gidiyorlardır amaç alışveriş yapmaktır muhtemelen. kız milleti sevdiceği varken zaten sağdaki soldaki insanlara pek bakmaz ilgilenmez hatta erkk kişisi çok abartırsa ağzının payını da vermeyi çok iyi bilir. şimdi burda kızımıza bıdı bıdı yapan sevgili kişisi kızın bütün gününü zehir etmiştir zaten. her adımda saate bakarak gün geçer gider. bu durumda çıkılmış olmasının da hiçbir anlamı kalmamıştır. kafa gene dolu olarak eve dönülür. akşam sevgiliden mesaj gelir...
* canım biz selimler ile halı sahaya gidiyoruz. ulaşamaya bilirsin.
- tamam canım o zaman çıkınca haber verirsin
* ....
şimdi burada erkek kişisinin maça gideceği gerçeği vardır. bu kural değişmez kız kişisinin akşamları çıkmıyor ve hatta gündüz çıkıp sevgiliden ayar yiyiyor olması erkek kişisini bağlamamaktadır. bu maç olayında rakibe atılacak goller önemlidir. zira bir ego tatmini vardır konuda. skor önemli bir uğraştır. neyse konuya döner isek eğer, o sevgili mesajı çok geç görecektir, hatta çıkınca da haber vermeyecektir, ertesi gün kızımızı arayacaktır. arada geçen muhtemel konuşma şu şekildedir;
- günaydın canım
* tünaydın tankut saatten haberin var mı senin? halı saha maçı biraz uzun sürdü sanırım bıdı bıdı bıdı...
- tamam yaaa iyiki bi unuttuk hayret bişey!!! çat!!
* nası yaaaaa
evet görüldüğü üzere erkek kişisi gene kendini zeytinyağı yapmış ve kızımıza bir gol atmıştır... oysaki kızımız sevdiceğinin iyi olup olmadığını merak ettiği için yani sevgilisinin iyiliğini düşündüğü için aramasını beklemiş ama düşünceliliği içinde patlamış, telefon suratına kapatılmıştır.
iyiliği düşünürken karşılıklı olunmasının gerekliliğini anlatmaya çalıştığım bu yazının sonuna geldik. kişiler hayal ürünü olaylar ise gerçektir. *
