lafa her zamanki gibi bir atasözü ile başlamak isterim efendim. derki atalar "hayatta börek de var yarrak da var"...
sevgili olmak evliliğin simülasyonu gibidir. hatta gibidiri kaldıralım. sevgililik döneminde, evlilik döneminde yapılamayacak şeylerin altına girmemek icap eder. zira kaldırılamayacağı halde altına girilen şeyler nefse eza verir.
her ne ise. örneğin içki sevdiği halde sevgilisinin yanında içmeyen adam salaktır. zira ileride bir iki kadeh dahi atmak istediğinde tepki ile karşılanacaktır. ha keza, sevgilisini her yere arabayla götüren erkek de salaktır. çünkü ileride evlilikte, iş yerinden çıkamadığı durumlarda veya bira masasından kalkamadığı veya veya veya durumlarda, karısına "sen eve kendin git" "otobüsle git" cartla curtla git" dediğinde, "ulan kıçımın kenarı, sevgiliyken nişanlıyken sabahın köründe ayazında bile olsa kalkar gelir beni anasının amına bile arabayla götürürdün şimdi ne oldu lan" (bu da ne pis bi karıymış) şeklinde tepkilerle karşılaşma yüzdesi 89 ila 100 arasında değişir.
uzun lafın kısası (bu arada bu kısası değil; kıssası olması gerekir, yani uzun laftan alınacak kıssa anlamında), tepsideki böreği en baştan gösterirseniz tepsiden börek değil başka bir şey vereceğiniz zaman eşiniz veya her ne boksa problem yaratacaktır.
Benim bu. Arabam da var oysa, ama her sabah işe gideceği otobüse bırakıyorum ekselanslarını. Vay be görgüsüzmüşüm meğer. Halbuki köprüyü geçeydik her sabah, saatte 1km/h fark olur belki diye bir sol şeritte ilerleyeydik.
(bkz: Bi siktir git bebe)