eğer konu rezillikse bunu yapmadan önce düşünmeyendir. sonrasında ağlasan ne olur gülsen ne olur amuda kalkıp gazoz içsen ne farkeder. neticede mevzu kötüyse bunu yapmıştır. sonrasında arkasında durmak yüzsüzlüktür o ayrı. ama ağlanırsa da hafifletici sebep sayılmaz.
kafası karışıktır. muhtemelen depresyondadır, ne istediğini ve yaptığını sağlıklı düşünemez. kendinde olsa zaten aldatmaz daha doğrusu aldattıktan sonra ağlamaz.
insan değildir. çünkü insan dediğin onur sahibidir. aldatmak her dilde onursuzluktur. ha zaten seni aldattıysa sevgili de değildir, sen öyle zannediyorsundur.
samuray'in gozyaslari diye bi film vardi, crying freeman nam-i diger. marc dacoscos denilen kapueraci dayi oynardi. haala da oynuyor filmi acip bakarsan bi yerlerden tedarik edip. neyse ne diyordum ben. hah, crying freeman. bu herif bu filmde kiralik bi katili canlandiriyor. is koydugu herifleri fizik, kimya, biyoloji tanimadan ahrete postalayan bi tip. saksakciliktan omru gecti. bir de, elinden kor essek yem yimez. adam, manyak. ucuyo kaciyo velhasil dunyanin en guvenli korunan adamlarini falan dahi haciliyor. ama ilginc birsey var. o da su: sen hem herifleri cayir cayir vur, hem de git her katliamdan sonra agla. bak durzunun yaptigina.
demem su ki, bu baslikta ifade edilen zamazingoda bu minval uzere. bilmem anlatabildim mi cicim? yani, bok yemenin flemenkcesi.
ne bok yediğinin farkında olan artık insan mı desem et yığını mı desem ne desem. ama yapacağı en onurlu şey sevgilisine kaba detaylarla bi mektup bırakıp görülmeyecek diyarlara gitmesidir. *
unfaithfull filminde kadının metro treni içerisinde ağlama sehnesi en güzel örnektir.bir yandan kocasını düşünürken bir yandan da gençliğini tekrar hisseden ve genç biri ile sevişen bir kadının iç dünyasını ciddi şekilde yansıtır.
genellikle içki içerek ağlayan insandır. ya da şöyle bir ayrım yapılabilir; erkek ise eğer içki ile beraber ağlar, kız ise yanında büyük ihtimal arkadaşları olur ve onlara derdini anlatarak ağlar.