aldatılmayı göze alan her insan aldatabilir. aldattım ruhu duymadı diye düşünen de olabilir. ama eden bulur, bir gün bir şey olur senin de ruhun duymaz. yukarıdaki varsayıma göre mesele şu: ezik mi olmayı tercih eder insan yoksa boynuzlu olmayı mı?
yanlıştır. tam tersidir. eşine karşı ezik olup, sürekli rol yapan, dürüst davranmaya gücü yetmeyen erkekler, dışarıda atıp tutar kendilerini egolarını aldatarak tatmin ederler.
aldatmayı bir halt sanan insan düşüncesi. muhtemelen hayatların hiç bir zaman sevgilileri bile olmamıstır. hayallerini burda yasanmıs gibi lanse ederler.
aldatmak kişilik karakter meselesi olduğu için kadınların birbirini deli gibi kıskandığı gibi aldatmayan adama da bok atan hemcinslerimiz de vardır. aldatmayan adam kraldır.candır. laf yok ona.
kendinden vazgeçmiş erkektir. eziklikle bir alakası yoktur. fakat kendi erkeklik doğasına direniyordur. erkeğin doğasında sürekli üreme isteği vardır. o her şeyi elde etmek ister. işte sevgilisini tam manasıyla sevdiğinde aldatmaz. eğer eksik giden bir şeyler varsa o zaman erkeği kimse durduramaz.
sevgilisi ile ilgili her şeyden mutludur. bu eziktir manasına gelmez. sevgilisini aldatmayan erkeklerle ilgili yorum yapmak neyin ezikliğidir bu da tartışılması gereken bir konudur.
-eğer nefsine hakim olamayıp aldatıyorsa eziktir.
-eğer çevresindekilere birşeyler ispatlamaya çalışıyorsa eziğin dik alasıdır.
-eğer bu şekilde bir başarı elde ettiğini düşünüyorsa eziklik üzerine lisans yapıyordur.
-eğer sevgilisini aldatmanın normal olduğunu düşünüyorsa beyni yanlış kafasındadır.
-eğer sevgilisini aldatıp bunu göğsünü gere gere anlatıyorsa eziklerin üstadıdır.
bunlar böyle sürer gider ve bence bu kadarı yeter...
bırakın bu trışkadan nağmeleri. en sadakatli olduğu bilinen erkeğin önüne siyah deri dar pantolon giymiş ve üstünde siyah dantelli bir sütyen olan kadını koyun bakalım, ortada ne sadakat ne de aşk kalıyor. sadakatin s'si çoktan adapazarına doğru yol almış olur.