ayrılmak için haklı sebepleri olmasına rağmen ayrılamayan insandır.
sevgilisi ondan ayrılmadığından,
yalnız kalmak istemediğinden,
ya da bi türlü vazgeçemeyi beceremediğinden
kendini üzmek pahasına ayrılamaz bazan insan sevdiğinden.
duruma göre kendisinden ayrılmak isteyen sevgiliyi düşünen insandır. ayrılık kendisinden öte, ayrılacak olan sevgiliye koyacaktır, çünkü esas acı çeken kalan değil gidenlerdir. sözkonusu sevgilide ileride geri döneceğini bile bile sevgilisini üzmek istememektedir *. bu yüzdende ayrılamaz *.
yurt önlerinde içeri girme saatine yarım saat kala başlayan ve son dakikaya kadar süren durumdur, saçma ve sinir bozucudur, nitekim hiç hoş görüntüler çıkmaz ortaya.
sanırım insan bu duyguyu daha ilk başlarda yaşayıp, ilişki yaşadıkça bu konularda kaşarlaştıgı için yavaşça atlatıyor. bana da lisedeyken bi kızdan ayrılmak için 45 dakika terledigimi hatırlatmıştır. öğle tatili boyunca bi "ayrılalım" diyememiştim. hay allah...
o zaman size sahibinin kim olduğunu bilmediğim ama çok beğendiğim bu yazıyla eşlik edeyim buyrun:
Yalnızlığın bu türlüsünü hiç yaşamadım ben. Oysa bu yalnızlığın ilacının sen oldugunu biliyorum. Elimi uzatsam tutacağını, kaygılarla dolu saatlerin bir anda yok olacağını biliyorum. Sandığın kadar güçlü değilmişim demek ki!
Konuşmak istiyorum. Seni hiç sevmemiştim, sana değer vermemiştim demek istiyorum. Ama çıkmıyor bu sözcükler ağzımdan. Tıkanıp kalıyor boğazımda. Nasıl söyleyebilirim ki bunu? Seni düşünmenin bile bana heyecan verdiğini nasıl inkar edebilirim? Sen hayatımda değişik bir renktin. Değişiklik arıyordum, sen bana yaklaşınca uzak kalamadım demek istiyorum. Oysa renklerin güzelliğini seninle keşfettim ben. Her renge senin adını verdim. Hayatımda bir değişiklik olduysa bu seninle geldi. Senden uzak kalmayı hiç düşünemedim ki! Sana yakın olmanın verdiği hazzı başka hangi duygu tattırabilirdi bana?
Çekiciydin, güzeldin. Bu yönünle etkiledin beni. Kişiliğin, kültürün, zekan hiç dikkatimi çekmedi demek istiyorum. Bunun yalan olduğunu sen de biliyorsun. Sen yoktun; sözlerin vardı, kendini anlatışın vardı, hayata bakış açın vardı. Ve ben senin olmadığın zamanlarda işte bunlarla yaşadım. Şimdi beni sadece çekiciliğin etkiledi dersem kendimi inkar etmiş olmaz mıyım?
Kilometreleri senin için katetmedim. Sadece öyle zannetmeni istedim. Bir oyundu bu demek istiyorum. Ama kendimi kandırıyorum. Çünkü ben o yolları içimdeki o tarif edilmez heyecanla aştım. Seni gördüğümde yaşadığım titremeyi gizleyebilmek için ne yapacağımı şaşırdım.
Aslına bakarsan ben aşka falan da fazla inanmam demek istiyorum. Aşkın gücünün hayattaki başka hiçbir şeyden daha kuvvetli olamayacağına inanırken... Doğruları yüreğimin sesiyle bulurken... insanı insan yapan en önemli şeyin aşk olduğunu düşünürken... Aşka inanmam demek, ben hiç yaşamadım demekle eş anlamlı.
Hayat hep seçenekler sunar insana. Ama her zaman en doğrusunu seçmek mümkün değil. Önemli olan yaşanan yanlış da olsa bundan yarına dair bir ders çıkarabilmektir. Ben şimdi yanlışı yaşıyorum.
Hele başkasını sevdiğini iddaa ederken ayrilmiyorsa o daha büyük bir cıkmazdır. Vicdan der bazıları, bazıları emek...
istemediği bir insanı niye oyalar insan hadi karşı tarafa bunu yapıyor kendine nasıl yapabiliyor? Hic mi migdesi bulanmaz artık sevmediği birini idare ederken? Hersey bi kenara kendini kandirirken...