sevgilisi olan birine aşık olmak

    3.
  1. bugün topuklarımla yolları döverken kulağımda sesin vardı. ve rüzgar dokunurken yüzüme seni düşündüm yine. ve nedense tam da seni unuttum derken dalıyorsun hayatıma.

    keyifli değilim bu günlerde senden haber alamıyorum!

    ve seni özlüyorum nedensiz. yazıyorum içimdeki zırh yok oluyor. özgürleşiyorum.
    her nerde olursan ol, kimlerin dudaklarını okursan oku; seni düşünüyorum. biliyorum bu günler geçecek.

    keyifli değilim hiç. yağmur da yağmıyor. yıkamıyor yüzümü.

    seni seviyorum desem gelir mi sesim oraya. arada kaç rüzgar var kaç fırtına.

    sen uzak diyarlarda aklında ben bile yokum.

    seni unutmuyorum hiç hep karlı günlerin izi var üstümde ve sesin uzun yolculuklarda eve dönüşlerimde.

    gelir mi sesim sana dokunamazsın ki gözyaşlarıma.

    inkar etmiyorum. seni seviyorum.

    sana hiç dokunamasamda.

    biz iki yabanci olsakta

    seni uzaktan sevmeye alıştım ben
    öyle arada şehirler olmasına
    bazen düşünüyorum da aşkını seramda kendim büyütmeyi yolun en başında seçmişim
    sen zaten bilmiyordun
    aslında kalbimin başkentinde yaşıyordun
    bense senin olmadığın tüm denizlerde ege akdeniz fark etmez sürgünü yaşıyordum

    seni uzaktan sevmeye öyle alıştım ki
    sabahları uyandığını düşünüyorum ilk aynaya gülümseyişin geliyor gözümün önüne
    dokunmadığım saçlarının ıslak hali sonra kahveyi dudaklarından yalayışın
    ve kokun bak onu bilmiyorum rüzgarlara bırak getirirler bana.

    başka dudakları okursan oku, başka vücutları giy üzerine hiç üşüme. yağ başka denizlere. ben bekleyeceğim, bekleyebildiğim kadar. salak bir sadakatse benimki ben seni seçtim. sen bil yeter. adını sevda koymuşum bulutum. rengini turkuaza döndür yağ bana. beraber kururuz akdeniz güneşinde.

    bana bir şarkı yolla iç sesinden, bilmediğim tüm notaları diz, anlamadığım tüm dillerde söyle. içine kendinden koy yastığa kafanı koyduğun andaki yüz ifadeni ağzına aldığın ilk ekmek parçasının lezzetini. terini koy içine, parmak izlerini eski kitaplarda bıraktığın. içine biraz mavi koy biraz sarı . beni düşün de oku son bir kez.

    sana yazdığım tüm sözleri yüzünde bir gülümseme ile erit ve elimi tut bırakacak olsan bile sıkı sıkı tut. tut ellerimi dudaklarını dudaklarıma sar. ve bir iz bırak bileyim bu senin dokun ve kokun kalsın tenimde...

    küçük hesaplar peşinde olmadım hiç. hesaplamadım aşkın iç açıları toplamını. zaten matematiğim de kötüdür benim. aşkı üçgenlerden, beşgenlerden oluşturmadım. benim noktalarım oldu. düz çizgilerim. dairelerim oldu hep çevresinde dönüp durduğum. saplantılarım oldu, bir anda sildiklerim. hayallerim oldu, senin el vermediğin, ses etmediğin.

    ikinci el aşklardan korktum hep üzerime giymedim. giyemem diye,sığamam ben geçmişe. içimden taşar duygular. aşkın prensipleri yoktur ama benim vardı. çünkü benim aşkım yoktu. mükemmelim vardı o sendin. bilemedin.

    zaman bir anıyı bir papatyaya satma zamanı. anımız yok papatyamız da yok daha. bahar gelmedi. gelince ben sana gönderirim bir demet. seviyor sevmiyor yapma ama koy öylece masaya. seni sever bu yürek sorgusuz sualsiz.

    ama işte benim sevdam bana bin fırın büyük ben o kadar ekmek yiyemem obez olurum maazallah. küresel ısınma bana da uğrar pek yakında.

    seni seviyorum derim babama o da teşekkür eder sen gibi. ne güzel...

    "seni seviyorum"
    "teşekkür ederim"

    ben teşekkür ederim. ne desem az. artık bu yolu yalnız yürüyeceğim. sen olmadan. her sey gonlunce olsun.
    elbette bu günler geçecektir. elbette ben de büyüyeceğim, akıllanacağım. saf yanımı soyunacağım. bir hayat giyineceğim,içinde sen olmayacaksın. bu kez roller farklı kenar susu olmayacağım. boyalı cümlelerim olmayacak. duygularımı tek renge boyayacağım. rengi sen seç bu sefer. pembe olmasın.

    mavi olsun, seni giyineceğim.
    98 ...
  2. 2.
  3. 182.
  4. Özgüvenim tam olmasına rağmen birinden hoşlanmıssam ve o kişinin sevgilisi olduğunu ögrenmissem cok afedersin sikseler ayırmaya çalışmam, bazen delikanlı olmak lazım bu gibi durumlarda sikmisim ozguveni.
    13 ...
  5. 1.
  6. insanın kendisini kötü hissetmesine yol açan bi durumdur fakat kalbine söz geçiremez.. sessizce acı çekmeye mahkum olur, mutluluklar dilemekten başka bişey gelmez elinden..
    15 ...
  7. 8.
  8. hazindir... "keşke" denir daima... "keşke ben daha önce gelseydim"...
    hiç bir yerde bulunamayan bir oyuncağı satan dükkana girdiğinizde sonuncusunu da sizden az önce gelen birinin aldığını öğrenmek gibi bir şey.
    10 ...
  9. 43.
  10. Kesinlikle "kalede kaleci var diye şut çekmeyecek miyiz?" meselesi değildir bu. Aslında çok uzun bir hikayedir.
    Mantığın ve duyguların amansız bir mücadeleye girer. Ve bu mücadeleyi hep duygular kazanır. Neden mi? Çok basit. Çünkü;
    Aklına uyman durumunda mantığının sana vaat ettiği hiçbir şey yoktur. Ama duygularınla hareket edersen ödülün ona karşı aşktan da öte bir şeyler hissettiğin, sana bu yazıyı yazdıran, o şirin gülümsemenin sahibi, güzeller güzelidir. O'dur. Daha doğrusu sana öyle gelir. Çünkü onun bundan haberi bile yoktur. E söyleyemezsin de utanırsın. işte burada da mantık ağır basar.
    Mezuniyette o, yan masada otururken, yanına gidip onu dansa kaldıramazsın. Bir türlü gelmek bilmeyen yemeklerden önce önüne kıytırık bir salata gelir. "Ot" yersin peçeteyle ağzının kenarını silersin ama onu dansa kaldıramazsın. Dedim ya, utanırsın. Sonra onun çaktırmadan sevgilisine mesaj attığını görürsün. Bu sana tek kelimeyle "koyar".
    Ve bu andan itibaren yine duygular ön plana çıkar, üstünlüğü ele alır. Ama bu kez, duyguların diğerlerinden farklı olarak. "bu iş olmayacak, ben de zavallının tekiyim" duygusudur ki bu duygu seni uhu gibi kokan tırt bir votka içmeye yönlendirir. Sonra lavaboya gidersin. Yüzüne olanca hızla bir avuç su çarparsın. Gözlerin dolar, ağlayamazsın.
    Dediğim gibi; duygularla mantığın amansız bir mücadelesidir bu. ikisi de bütün güçleriyle mücadele eder. Sonuçta duygular kazanır. Ama bu savaşta diğerlerinden farklı olarak ortada hiçbir ödül yoktur. Sen onu düşünürsün o ise bir başkasını...
    7 ...
  11. 36.
  12. ''zor be anne çok zor'' diye bir replik var ya hani malum filmden dillere pelesenk olan... işte oradaki ''zor'' kelimesinin tam anlamının karşılığıdır sevgilisi olan birine aşık olmak.

    karşı tarafın sevgilisi olduğunu bildiğiniz halde onun yanındayken mutlusunuzdur; bir gülümsemesiyle, hareketleriye, her şeyiyle. zaman durur siz birlikteyken ama sonra yalnız kaldığınızda aklınıza birden o acı gerçek düşer: ''benim onun için hissetiklerimi o başkasına karşı hissediyor; benim onla yapmak istediklerimi o başkasıyla yapmak istiyor, benim ona gösterdiğim ilgiyi başkası ona zaten daha fazla gösteriyor''

    onun başkasının sevgilisi olması fikri bile zaten canınızı fazlasıyla acıtırken onları bir de yolda el ele görmek büsbütün dağlar yüreğinizi... ''ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi'' dizeleri gelir aklınıza.

    çoğu kez de kendinizle hesaplaşırsınız ''nasıl böyle yanlış bir şey yaparım'' diye ancak duygularınıza laf geçiremeyeceğiniz gerçeğini sonradan kavrarsınız. belki bu ikilemleri yaşarken karşı tarafın da kalbini kırarsınız dengesiz hallerinizden dolayı; işte bu da acınıza tuz biber olur.

    hele bazı anlar gelir ki;
    aşık olduğunuz kişiyle çok tatlı bir sohbetin içinizdesinizdir; ancak tabiki o sizi normal arkadaş olara bilmektedir siz ise tam tersi, tam o sırada bir telefon çalar; mesaj gelir sevgilisinden; keser muhabbetti telefona odaklanır ya da gitmesi gerekir ortamdan..
    işte o an lanet ederseniz kadere; ''neden ben senle daha önce tanışamadım?!!
    8 ...
  13. 7.
  14. 24.
  15. 11.
  16. armut dalında güzeldir arkadaşım. dalındeyken koparıp yemek istersin. eline alınca da bu çürükmüş dersin. insanoğlunun doğasında bulunan binlerce nankörlükten sadece biridir. ayrıca;

    (bkz: komşunun tavuğu komşuya kaz görünürmüş)
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük