yüzmek, erkeğin kızlara ve sevgilisine kendini ispatlaması mevzunda önem arz eden ve gayet erkeksi bir eylemdir bence. bol saplı, kızlara yazılan bir ortamda; iyi yüzen erkek maça 1-0 önde başlamaksa, yüzme bilmeyen erkek; hükmen mağlup olmak, iyi yüzemeyen erkek; "abanmaca yok" fikriyatını düstur edinen mahalle maçı kalecisi şişman çocuk temkinliliğidir.
kış döneminde gayet hot zot, maço tavırlı, dediğim dedik bir adam olabilirsin. gerçek yüzün tatil yöresinde ortaya çıkacak bebeğim. yanmamış bacakların ve terlik (ve hatta allah korusun sandalet) ikilisinin yol açtığı karizma kaybına, bir de iyi yüzememek eklenirse, gayrı sözün dinlenmez olur, gece izinsiz dışarılara çıkılır, facebook'ta sevgilinin tanımadığın arkadaşlarının fotoğraflarının altındaki "choq tatlısnn cnmmm :p:p" commentlerini okur hale gelirsin yavrım.
tastamam altı sap gittiğimiz alanya sınırlarındaki bir otelde tanıştığım ve "rus karılar çok rahat olum. orda hala komünizm etkileri sürüyo lan, rus erkekleri bi vodkaya karılarını kızlarını siktiriyomuş" mealli kuyruklu yalanlara aldırış etmeksizin maço tavırlar sergilediğim moskof menşeli kızın, ertesi sabah arkadaşlarımla bulunduğum havuza geleceğini nasıl da tahmin edemedim? envai çeşit spora gönül verdim, bi bu yüzme hadisesinde gayet sade şekilde havuzu baştan başa yüzüp geri gelen emekli coğrafya öğretmeni olmanın ötesine geçemedim arkadaş.
bahsettiğim kızın bir de ablası vardı ve bizim boğaların tek derdi bu ablayı etkileyip ağlarına düşürmekti. oysa yeni sevgilimin önünde beni ne zor durumda bıraktıklarının neden sonra farkına varmışlardı. ulan sabahtan oturup götünü zerrece kıpırdatmadan akşama kadar bira içen adam, milli yüzücü oldu bana, karıları görünce. bi taklalar, efendim balıklama atlayışlar, kurbağalamada dünya rekorları.. bi tanesi merdivenin tutunma yerlerine çıkıp takla atıp balıklama giriyor havuza falan. ulan benim en fantastik havuza girişim; banu alkan gibi merdivenleri teker teker parmak uçlarımda inmekten başka şey değil. havuza girmeyip sadece güneşlenmekten hoşlanan adam karizmasıyla durumu kurtarmaya çalıştıysam da, rüzgardan yapışıp çükümü küçük gösteren mayomun azizliğine uğradığımı fark etmemle kendimi odaya kitlemem bir oldu. ablayı da merdivenlere tırmanıp havuza atlayan herif kaptı bu arada. bu da; en fantastik yüzen, kızı kapar fikrimin bir nevi ispatı oldu.
karşılıklı ispat çabalarına dayalı çoğu ilişkide olduğu üzere -ki bahsolunan sevgili yeniyse özellikle- bu; ayyuka çıkan gerginliktir. halbuki nedir ulan salacaksın şöyle kendini;
- aşkııım.. gel bak su çok güzeel.. ılık ılık ooh.. ılıh bah vallaha diyom..
- (içses: kafasında yosun, sırtında deniz anası sallanan şu şirin ve gerizekalı adam benim sevgilim a dostlar) banane banane gelmicem işteee, çok soğuk bi kere yalan söölüyosoon..
yüzme veya bil bilme o soguk suya ilk girdiği an biter insanın karizması.
ouv buz gibi bir kere değdirmişsin birde ayagını suya.. gitsen gidilmez, dönsen dönülmez. hiç alışamadıgım ve alışamıyacagım durum.
içten mırıldanılacak şarkı: dönülmez akşamın ufkundayım vakit çok geç.
ilgili atasözü: battı balık yan gider. (dil çıkaran smile)
Gerçek bir gerginliktir. insan kendini televizyondan izlediği yüzme yarışlarındaki sporcular gibi görmeye, kulaçlarını ona benzetmeye, onun gibi yüzmeye ve karizmatik görünmeye çalışır. Kendini mümkün oldukça gerer de gerer. **
iki çift denize gidilmiştir. kızlardan biri kenarda malum sebepten dolayı yüzmek istememektedir. diğeri de onu yalnız bırakmamak istemektedir. bu durumda erkekler sap gibi iki kişi girmek durumunda kalmıştırlar ve ister istemez yüzme eylemi bir kendini gösterme, diğerinden daha iyi yüzdüğünü kanıtlama mevzuu haline gelmiştir. hele ki zamanında bir yüzme kursuna gidilmemişse kulaç atarken kafa bir sağa bir sola sallanıyorsa yüzme işi bir şov olmaktan çıkıp kendini küçük düşürme ve hatta etraftan izleyenlere de gülme fırsatı haline gelmektedir. denizden çıktıktan sonra da sevgiliye sorulan "nasıldım?" sorusuna alınan yanıt da eğer "kafası dışarda yüzen adama ben yüzüyor demem!" şeklinde olursa bir daha bu işte uzmanlaşmadan kimsenin gözü önünde yüzmemeye karar verilir.
yıllar sonra kızla ayrıldıktan sonra da "o gün boş yere üzüldüm" denilir. fakat olayın bir güzel tarafı vardır. o günden sonra yapılan çalışmalar meyvesini vermiş, yüzerken artık yüzücüler aratılmaz hale gelinmiştir.
o yüzme gergiliğinden çok yüzememe gerginliğine dönüşür aslında.
eğer size bakıyorsa bakmamasını ve sizin de rahat etmenizi istersiniz ama asıl önemli sorun size bakmamasıdır! size bakmıyorsa muhtemelen başka birine bakıyordur *; bu durumda bi şekilde *dikkatini çekmeniz lazımdır. ha dikkat etmedi mi size, boğulun.! **
birkaç arkadaşım vardı ve sevgilileri onlarla beraber yüzmek istediklerini söyleyince onların yanında yüzmek istemediklerini ve utandıklarını söylemişlerdi. bende eee yiyecek mi seni dediğimde ya yanlış bir şey yaparsa filan demişti. heralde tacizi felan düşündü, anlamlı mı anlamsız mı bilmiyorum.
