yaşanan birçok şeyin köprüyü geçene kadar olduğunun göstergesidir. zamanla oluşan bıkkınlığın, heyecan kaybının, aşk azalmasının belirtisi de olabilir. alışmak zordur bu duruma. alışamayanlar da genelde ayrılıyor zaten.
ilk günki davranışlarıyla ilerleyen zamandaki davranışları arasında uçurum olan sevgili davranışlarıdır. ilk zamanlardaki heyecanını yitirmiş, umursamaz, başından savmak için kısa cevaplar veren kişidir. bazen anlamak zor gelir bunları. hep sorgularız niye böyle olduğunu. kafamızı hep kurcalayıp durur bu soru fakat bir türlü cevabını bulamayız. artık alışkanlık haline gelmiş bir ilişkinin hazin sonudur.
genellikle erkeklerde görülen durumdur. sevgiliyi tavlayana kadar düşencelilik, hassasiyet, romantiklik zirvededir ancak ilişki zamanla alışkanlık halini almaya başlar, giderek eski hassasiyet yok olur, sevgili sıradan bir insanmış gibi görülür... ve nihayetinde eğer ilişki sağlam bir temele oturmamışsa kız tarafından terkedilmekle sonlanır.
karşılıklı olarak oluşan durumdur.
erkek ilk başlarda çiçek ve hediyelere boğarken kadınını, ilişki biraz ilerledikçe çiçek ve hediye almaktan sıkılır ve değişir.
kadın ise alışmış olduğu çiçekleri ve hediyeleri bulamayınca değişir. anlayışsızlık başlar, kavgalar çoğalır ve kaçınılmaz son gelir.
- soğudun mu benden? (güzel şeyler duymak isteyen kızın sorusu)
+ ya bebeğim bu nasıl bi kelime soğumak ne demek, sen benim canımın içisin askım. bir daha böyle bişey duymak istemiyorumm.
- soğudun mu benden? (sevgilinin değiştiğinin farkına varan kızın sorusu)
+ sensensinbendebenim allah aşkına ne alaka şimdi?
- önceden olsa saçmalama askım olur mu hiç falan derdin, şimdi nerden çıktı diyosun..
+ off çok yoruyosun beni...
çok normal durumdur. aşkların, sevginin yüzeysel olmasından kaynaklıdır.
biraz önce bu konuya girecektim vazgeçtim ama başlığı görünce dayanamadım.
burundaki sümüğü farketmeden sevgiliyle buluşmak ayrılık sebebiymiş. yani adamın dikkatsizliği, bir anlık dalgınlık, belki hastalık. sonuçta bu durumda olan kişinin de istemeyeceği bir şey değil mi? ama biz napıyoruz bu kadar iğrençlik olmaz diyoruz ayrılıyoruz.
bununla kalmıyor bitmek tükenmek bilmeyen ayrılık merakımız. sevgilimizden bu adam futbol fanatiği diyip ayrılıyoruz, romantik değil diyip ayrılıyoruz, bu kadın çok konuşuyor diyip ayrılıyoruz. yani her ota boka ayrılıyoruz, ayrılmasak da tribe giriyoruz, bir şeyler yapıyoruz işte.
Karşımızdaki kişi de bu durumun farkında, sizi seviyor kalbinizi kazanmak istiyor ya da aşk falan yalan amiyane tabirle sizi *düşürmek istiyor. sonrasında bir romantik serseri triplerine giriyor, kendisi gibi değil karşısındakinin beklediği gibi davranıyor. sevgilisi oluyor, içinden geldiği için değil sevgilisine yaranmak için çoğu şeyi yapıyor. malum her şey ayrılık sebebi, hepimiz çok mükemmeliz sonuçta.
Sonra zaman geçiyor insan doğal davranışının önüne geçemiyor, bu zamana kadar maskelediği davranışları gün yüzüne çıkıyor. adam ufak ufak futbol takip etmeye başlıyor, kadın eski birikimli görünümünden çok uzak dedikoduya başlıyor falan. zamanla ayrılık tehlikesi azaldığı için oluyor hep bunlar.
sonra ahmet çok bozdu, bozar tabi. adam ilişkisinin başında doğal davransa anında tekmeyi basacaktın.
yıllar geçmiştir. ne anılar yaşanmış ne kavgalar atlatılmıştır ama şu istanbul yok mu istanbul.. su gibi aldı götürdü sevdiceğimi.. 2 hafta da değiştirdi sevdiceğimi.. neler olmuştu neler oluyor şimdi.
zamanın, sadece sevgiliyi değil herseyi değiştirmesinin kaçınılmaz olmasından kaynaklıdır. hiç bir şeyin, kimsenin, duyguların, hatta yaşanılanlara göre hayat felsefesinin değişmeyeceğini varsaymak, saflıktır... bilinç altımıza masallarla ve filmlerle yanlış kazınmış kadırmaca mesajlardır.
bu değişim iyi veya kötü yöne doğru olabilir. Heyecanın bittiği yerde alışkanlıklarınız sizin elinizi tutar. Onu kaybetmek sanki hayatınızdan bir parça kopmuşcasına ızdırap vereceğini bildiğinizden kendisine daha çok bağlanmaya başlarsınız.
düşüyorum. dünyanın en güzel yerlerini gördüğüm o mutlu göklerden hızla düşüyorum. bulutlara çarpa çarpa. daha ne kadar düşeceğim bilmiyorum. korkuyorum. bana ne olacak. neden düştüm. oysa ne güzeldi her şey.
çok düşündüm üstüne, değişmek nedir. kıstası nedir. ne kadarına panik yapmayacağız, ne kadarı tehlikeli, nerde dur diyeceğiz ya da nerde bırakıp gideceğiz diye.
10 gündür tuhaf bir acı ve telaşın içindeyim. anlatsam neler değişti diye, bir kaç küçük detay. mesajların soğukluğu, bıkkınlığı, öylesineliği gibi. ama farklı işte. ilk kez yaşadığımız bir şey. başından beri hep koruduğumuz coşkunluğumuz mutluluğumuz yok 10 gündür. 10 gündür aralıksız. bununla yaşamaya alışacağım diye korkuyorum. artık hiç eskisi gibi olamayacağız diye çok korkuyorum.
bazen gururla ben de aramayayım, ben de soğuk davranayım diyorum. ben başladıktan sonra geçmiyor vakit. ben burda kıvranırken o ne yapıyor bilmiyorum.
bazı şeyleri tanımak için bir kaç yaşanmışlık yetiyor. insanların içi değişmezse tavırları değişmez. bunu bilmek mahvediyor beni. aklım sürekli onda. sürekli ne oldu diye. neden, artık sevmiyor mu. sıkıldı mı, bıktı mı, beğenmiyor mu, başka bir şey mi, benim yüzümden mi, onun yüzünden mi.. düşün düşün düşün. her saniye başka çözümler buluyorum. her an başka ruh halleri.
daha 10 gün önce ufak tefek hatalarımıza rağmen herkese hem inanamayıp -nasıl böyle ilişki sahibi oldum diye- hem de gurur duyarak anlattığım tertemiz bir ilişkiydi. ikimiz de sakiniz, seviyoruz bak ortaya ne güzel şeyler çıkıyor diye gurur duyuyordum doğru insanı bulmanın verdiği sevinçle. hiç hayal kırıklığına uğratmamıştı çünkü. ben hazır olsam dahi buna, o hep üzerine düşeni yapmaya çalıştı, yaptı da. kendimi düşünüyorum; ben de kendimi o kadar iyi verdim ki ilişkiye. gerçek manada o kadar güvendim, hatta geri dönülmez bir sürü şey yaptım hiç korkmadım çünkü aklıma bile gelmedi aksi. stresli dönemleri oldu. hepsine ayrı ayrı katlandım yardım etmeye çalıştım elimden geldiğince. o da öyle. hep nazik, kibar kırmamaya çalışan bir tavırla yaklaştı bana.
ama şimdi; kırılmam çok da umrunda değil gibi. soruyorum yok öyle şey mi olur diyor. geçenlerde kendimi tutamayıp resmen ağladım karşısında, evet biraz farkındayım ama düzelteceğim dedi. farkında olmasına mı üzüleyim. yine aynı. yanındayken çok değil de uzaklaşınca çok farkediyorum, pis bir soğukluk var.
çevreye bakıyorum ne biçim çiftler var uzun zamanlar aralarındaki aşkı sevgiyi kaybetmemiş. bitti mi bizim yani. bu kadar mıydı. nişanlandıktan 3 ay sonra böyle oluyorsa evlenince ne olur bu insan. kendimi çok büyük bir hata yapmış gibi hissediyorum. bunu düşünmek bile o kadar yakıyor ki, içimi o kadar öldürüyor ki. biter mi aşklar sevgiler, bir insan nasıl o kadar iyi rol yapar aylarca. insan sevse de değişir mi. kolay mı be böyle. ben annemi babamı kaç kez kırdım onun için. sevince böyle mi oluyor. ne oluyor ya, ne oluyor.
ne düşünmem gerektiğini bile bilmiyorum. içimde bir şey gittikçe kötü yaralanıyor onun yüzünden. bu muydu buna mı bağlıydı dese diyemez; göz göre göre beni öldürdükçe. ne kadar katlanabilir ki insan. nasıl bana bu kadar güç veren diri tutan bir şey birden en elim düşüncem olur. nasıl olur. nasıl olur. nasıl olur. nasıl katlanır insan buna.
neye inanır ki insan bunu da görünce. inanmaya bile inanmıyorum şimdi.