bifincancay: kızım bu ne uykusuz mu kaldın gözlerin şişmiş?
merve: ay sorma bifincancay. şu orhan var ya..
bfc: eeee?
m: ay sabaha kadar msn de konuştuk. esir etti resmen. yok şarkı yolluyo nasıl sence diyo. placebo dan falan... yok şiir gönderiyo.. şöyle böyle.. kapatamadım da ayıp olur diye.
bfc: bizim orhan..
m: yazıyo mu sence bana ya?
bfc: yok... yazmıyodur heralde ya.
m: ay bilmiyorum yani.
***
bfc: orhancım... napıyosun hayatım?
o: hiç işte bitanem oturuyorum.
bfc: dün gece erken yattın heralde? msn de yoktun?
o: heee evet canım. azıcık televizyon izledim sonra yattım.
bfc: deliksiz bi uyku çektin.
o: hee aynen. dur bak bi şarkı yollıcam sana..
bfc: placebo dan mı?
o: nerden bildin?
bfc: içime doğdu bitanem. bu bi işaret.
o: ehehehe. bence de.
bfc: orhan.
o: canım.
bfc: hani senin adın soyadın orhan çolakoğlu ya.
o.ç.: evet?
bfc: güzel olmuş. uymuş.
o.ç.: neye uymuş?
bfc: hiç.
o.ç.: anlamadım ya ben bişey.
***
bfc: merve.
merve: he canım.
bfc: bence yazıyo orhan sana ya.
m: ay bence de yani. bilemiyorum yani.
Şu anda bu cümleleri yazarken bile içimde garip bir huzursuzluk var. aptal yerine konulmuş, aptal yalanlarla kandırılmış olduğumu bilerek biraz daha üzülüyorum..
3 yılı aşmış, uzun bir ilişkim var-dı. şimdilik karar vermedim artık var mı diye...
Kız arkadaş kankasıyla dışarı çıkar, hani sen de güvenen, aşırı sıkmayan bir adamsın ya, sesini çıkartmazsın...
mesafelerdir aslında, bir ilişkinin bitmesindeki ana neden...
ama ara neden de işte bu yalanlardır...
gecenin 3'nde mesaj gelir, evdeyim hayatım, seni çok seviyorum seni falan...
uyumamışsındır, merak etmiş beklemişsindir sen de o saate kadar. salaksın ya.
ararsın, cevap gelmez, bir daha ararsın, üstüne bir daha...
cevap yok...
arkadaşını ararsın farklı bir numaradan ve arkadaşı telefonu açar ve hala diskodadırlar...
kız arkadaşını sorarsın orda mı diye, evet denilir, yanımda... beraberiz.
o an işte, içinde öyle bir patlama olurki, hiroşima, çernobil. sik alayının anasını...
neden, ne yaptım ben de yalan söyledi diye düşünürken, yalın ayak ve yarı çıplak koşma isteği gelir içinde.. durmadan, self kontrolü kaybederek, uzaklaşmak gelir... ve sabaha kadar sayısız aramalar gelir, annesi arar, kızı arar... ama artık birşeyler içinden kopup gitmiştir...
o içindeki ''kurt'' büyümeye başlamadan, seni suçlu duruma çıkartır. neymiş, onu kontrol ediyormuşum, kontrol edilmeden gecesinin tadını çıkartmak için yalan söylemiş.. bunu da duyarsın... arayı birkaç önce düzeltmişsin, ve sana arayı düzelttiği için pişman olduğunu da söyler... sen ise, aptal gibi yurtdışı vizeni beklersin.. onlarca iş teklifine red verdikten sonra, bir aşkı, bir sevgiyi fedakarlıklarla süslerken, böyle bir ihanete uğrarsın...
peki ya şimdi n'aparsın.. ben o aralıkta'yım... gitmek çözüm müdür, yoksa kalıp o kurt ile, saygısızlık ile, ihanet ile ilişkinin geleceğine yatırım mı yapmaktır...
evet, biliyorum ne yapmam gerektiğini... sadece biraz cesaret değil mi...
tanım: aldatmanın yarısıdır. aldatmanın önündeki kapıya serilmiş olan, kırmızı halıdır... http://www.youtube.com/watch?v=XAbcgmwq3EU
fark edililir akabinde sevgili o kadar yapmacık gelmeye başlar ki... gerçeği söylese bile (ki bu imkansız) soğulur sevgiliden. inanılmaz bir daha. acı çekersin o seni ikna etmeye çalışır fakat bilirsin yalandır. söyleyemesin ona ispatlayamasın, kırmak istemessin, susarsın..
işte görmekten duymaktan en korktuğum olay amk.. yalan.! nefret ediyorum ya, sevgilim, arkadaşım ne boksa yalanını fark edeyim gözümde böyle bit kadar oluyor, küçüldükçe küçülüyor. ne biliyim pet şişeye dönüşüyor. bomboş,değersiz. söylemeyin amk!
ilişkinin fiilen değil ancak kalben bittiği andır. ondan sonra yaşanacak tüm zamanlar güvensizlik dolu sarılmalar, bakışmalar, kim aradılar, nereye gittinler gibi saçma sapan hareketler ve sorularla geçecek ve ilişki kendi kendini tüketecektir.
insan bu. illa yalan söylüyor. Bu başlıkta bir melek, en azından saftrik gibi davranmaya gerek yok.
her insanın bir şekilde yalan söyleyebileceğini, söyleyeceğini kişi kendinden bilmelidir.
Öncelikle söylenen yalan neden söylenmiştir ve amacı nedir diye sorgulamak gerekir.
Misal olarak, bir şekilde yalan dogruyu bastırıyor, zarar görmeyi engelliyorsa basit yalanlara takılmamak gerekir. Nitekim, burada herkes doğrucu davud kesilse bile yeri geldiğinde yine bu herkes sevdiğini düşünerek ufak yalanlar söyleyebilir.
Fakat, bilerek ve isteyerek boş yere kandırma durumları var ise yahut kendini farklı gösterme çabalarına girişilmiş ise sıkıntı baş gösterir. Bu durumda özgür iradenizi kullanınız. Kafasına tekme mi atarsınız yoksa koynunuza mı basarsınız o size kalmış.
Ezcümle, söylenen yalanı önce Mantık süzgecinden geçirin.
Hele bir de cok seviyorsanız üzüntüden verem olursunuz,tüm kötü duygulari yasarsiniz;hayal kırıklığı,umudunu yitirme...
Küçük bir yalansa "olur ya ben de söyledim yani ne olacak ki" dersiniz kendi kendinize, ama büyük bir yalansa "nasil yapar hic mi sevmiyor"diye kahrolursunuz.
ilişkinin başında her ne kadar da yalan istemiyorum diyen kendisi olsa da yalan soylemistir iste size. O da söyledi be o da.