insanı dibi olmayan kuyulara iten, her an onsuzluktan yanmaya sebep, ne yapacağını bilmeme, hiçbir şey yapmak istememe, "ah bir gelse" ile başlayan hayaller kurma, sesini duymanın artık az gelmeye başladığı, hayatın sanki yarım elma gibi yaşandığı, her an çürüme tehtidi altında olma, kanadının kopması, yere çakılmak, canın acıması, yine de "en azından kalbimiz beraber" diyerek sakinleşmeye çalışma, çoğu kez başarısız olma, ruhun kafesinden çıkmak istemesi, özlemenin en koyu demlerini yaşama hali, onsuzluk, mutsuzluk.
insanlara aslında bir sevgiliniz olduğu,ama kendisinin uzaklarda olduğu ve bu durumun ilişkinizi geçersiz kılmadığını anlatmaktan dilinizde tüy bitmesine sebebiyet veren zor durum.''ehee oğlum takmıştır o sana boynuzları,kızımm orda var yaa ne haltlar karıştırıyordur'' gibi cümleleri duymaktan mide bulantısı geçirmeniz de cabasıdır.
*telefon faturasındaki rakam ikiye katlanır.
*24 saat telefon açık tutulur. hatta yatarken titreşimin en yüksek seviyesi ayarlanıp *telefon yastığın altına konur.
*"yaa şuna bir iyilik yapalım telefonu kulağına yapıştıralım da kolu yorulmasın" diyerek arkadaşların alay konusu olunur
*o olmadan zaman geçmek bilmez ama yanınızdayken size inat su misali akıp gider.
*attığı mesajlar hergün defalarca okunur. okumakla da yetinilmez mesajlar noktası virgülüne tarihiyle, saatiyle bir yere yazılır.
ama en önemlisi sevgilisi uzakta olan insan beklemeyi, sabretmeyi öğrenir. zordur ama oldukça güzeldir...
"en uzak mesafe ne afrika'dir, ne çin, ne hindistan, ne seyyareler, ne de yildizlar geceleri isildayan... en uzak mesafe iki kafa arasindaki mesafedir birbirini anlamayan." * hiç gelemeyecek bir yerlerde olmasındansa nefes aldığını bilmek ve onunla yetinmek bile huzur verir.
birlikte yürümeyi özlemektir. senin ellerin ne kadar ufak deyip elleri ayakları ölçmeyi/karşılaştırmayı özlemektir. el ele dolaşan sevgilileri kıskanmaktır. cep telefonuyla samimiyeti arttırmak, gsm hatlarını zengin etmektir. içilen sigarayı arttırmak, hiçbir geceyi sektirmeden efkarlı kapatmaktır. şehirler arası otobüslere bakıp hüzünlenmektir. cüzdan her açıldığında geri kapatıp cebe atmayı geciktirmektir. şu an ne yapıyordur acaba deyip saçma hayaller kurmaktır. velhasılı çok boktan bir şeydir.
şehirlerarası otobüs terminallerini benimsemektir.
o yöne giden tüm otobüs firmalarını ve sefer saatlerini ezbere bilmektir.
''acaba şuan ne yapıyor?'' diye saatlerce düşünmek,hayal kurmak,binbir tilkiyle kanka olmaktır.
ölesiye özlemektir.
(bkz: gitme kal bu şehirde)
telefon faturasının kabardığını bile bile sevdiceği her aklına düştüğünde aramaktır. sevgiliden uzakta 1 ay 1 hafta 1 gün 1 saat durmaya dayanabilirsin ama an gelir 1 saniye daha dayanmaya gücün olmadığını hissedersin işte o zaman kendini şehirlerarası otobüs terminalinde bulursun , bulduğun ilk otobüsle uzak yakın, kar kış , parasızlık , vize haftası, final haftası demeden bakmalara doyamadığın sevgiline kavuşursun. sevgiliden uzak olmak zordur, uzaktan ilişki yürütmek emek ister bir taraf daha fazla çaba göstermelidir. sevgiliden uzak olmanın en dayanılmaz, en can acıtan tarafı ise sevgilinin sana ihtiyacı olduğu anda senin onun elini tutamayışındır, telefonda derdine ortak olmaya çalışırsın kelimeler yetmez, hele birde o canından çok sevdiğin, uğruna herşeyi göze aldığın sevgilin ağlıyorsa, o güzel gözlerden gözyaşı dökülüyorsa kahrolursun. Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi...Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi. insan hergün anımsar mı aynı gözleri?