sevgilinin transseksüel olduğunu öğrenmek

entry7 galeri0
    1.
  1. insana hayatı sorgulatan tecrübe.

    peşinen belirtmek isterim ki gaylik ile, lezbiyenlik ile bir sorunum yok. lezbiyen bayanlarla beraber olabilirim, hatta bir seferinde iki lezbiyen bayan benim ellerimi ayaklarımı bağlayıp beni dövdüler, dövdükten sonra seviştiler, sonra bir kez daha dövdüler, ağzımı burnumu kanattılar tekrar önümde seviştiler. neyse konu bu değil ama bir gay ile travesti ile asla birlikte olmam, olanı da hazetmem.

    ama büyük konuşmamak gerekiyormuş. allah insanın karşısına çıkarıyor işte...

    2004 senesinin yazıydı. bendeniz kuşadası'nda bir gece kulübünde işletmecilik yapıyordum, o yaz ağustos-eylül programı için arkadaşım ertan'ın tavsiyesi ile sanatçı şebnem(şebnem kadının gerçek adı değil, tanıyan olabilir diye gerçek adını yazmıyorum, lütfen kusura bakmayın)ile görüşme randevum vardı.

    o gün saat 15.00 suları işletme dışındaydım, cep telefonundan aradılar. canlı müzik için ertan bey ve şebnem hanım'ın geldiklerini bildirdiler. ben de patrona bilgi verip görüşme için işletmeye geçtim.
    sekreter misafirleri odama almıştı, odaya girdim, hemen ertanla sarıldık öpüştük, şebnem tam ertan'ın arkasındaydı. o'nu gördüğümde ertan'ı ittim kendimden. kısa bir süre şebnem'i süzdüm, 1.75 boylarında, 33-35 yaşlarında kumral, harkulade bir bayan vardı karşımda. vücuduna yapışan daracık bir kot giymiş, üstünde de o muazzam göğüslerinin tüm hatlarını ortaya çıkarak kolsuz bir body vardı. öldüresiye bir çekiciliği vardı şebnemin. elimi uzatarak tokalaştım ve "hoşgeldiniz" dedim.

    ertan ise şebnem'e beni anlatmaya başladı,
    "şebnemcim optimus benim üniversiteden sınıf arkadaşım, ikimiz de elektrik mühendisiyiz ama o da benim gibi mesleğini yapmıyor, ama onun tuzu kuru, bak koskoca işletmesi var..."

    ben ertan'a sırıtarak, "saçmalama ertan, abartıyor şebnem hanım, burası benim değil, ben sadece müdürüm burada" diyebildim.

    1997'de okulu bitimiştim, sonra hemen kısa dönem askerlik ve yurtdışında iş yapan bir firmada şantiye mühendisliğinden sonra sıkılmış, bir süre inşaatlardan uzak olmak istemiştim. bu arada babamın bir arkadaşının oteline tatil için gelmiştim kuşadasına ve babamın arkadaşıyla bir muhabbetimiz sırasında "bir süre çalışmak istemediğimi, sıkıldığımı" söylemiştim, o da bana bu işletmenin müdürlüğünü teklif etmiş, işe sahip çıkmam için de yüzde 15 ortaklık vermişti. bunun biraz kafa dağıtacağını düşünerek işletmeciliğe başlamıştım...

    herneyse, ertan bir yandan anlatıyor, şebnem ise sürekli beni kesiyordu. tabi ben de şebnem'i. şebnem ile haftanın 3 günü canlı müzik için anlaşma yaptım. ufak bir pazarlık dahi yapmamış, şebnem'in talep ettiği herşeyi kabul etmiştim. bu arada şebnem otelde kalmak istememişti, ben de ona benim kaldığım apartmanda yine bizim firmaya ait olan bir boş daireyi tahsis ettirmiştim.

    ben şebnem'in evindeki hazırlıkları yapmakla meşgulken, şebnem eşyalarını almak için 2 günlüğüne istanbul'a gitmiş, giderkende "bu işe başlamayı sabırsızlıkla bekliyorum" demişti.

    iki gün sonra şebnem geri geldi, evine yerleşti ve ilk akşam onu yabancılık çekmemesi için yemeğe götürdüm, daha sonra bizim kulübe geçtik ve gecenin ilerleyen saatlerine kadar kendisini misafir ettim.

    hoşsohbet bir kadındı şebnem. sağlam da içiyordu hani. güzel bir gece geçirdik, içtik, dans ettik, eğlendik, sonra program bitince şebnem ile eve kadar yürüdük. bu arada yürürken giydiği uzun topuklu ayakkabı ona bir sendeleme yaşattı, bir ara düşer gibi oldu, hemen beline sarıldım bir elimle de diğer elini tuttum. kendini birden üzerime bıraktı, elim şebnemin giydiği bodynin içine girmiş, elim tenine temas etmişti. kadife gibi ama sert bir teni vardı..."bu böyle olmayacak, koluma gir istersen" dedim. tereddütsüz kabul etti ve koluma girdi, bir yandan da başını omzuma yaslamıştı. bu şekilde eve vardık.
    aynı binada, komşuyduk şebnemle artık. binanın 1. katında ben, 3. katında ise şebnem'in evi vardı. şebnem "hala yerleşemedim, ev darmadağın" dedi, şikayetçi bir ses tonuyla. ben de yarın kendisine eleman göndereceğimi, bu şekilde yerleşmesine yardımcı olacağımı söyledim. ve ekledim.
    "normalde kadın erkeği kahve içmeye çağırır böyle durumlarda, ama sen daha yerleşmediğin için ben seni kahve içmeye davet ediyorum" dedim.
    güldü kısaca. "çok hızlıyız bakıyorum da" diye yanıtladı. güldük birlikte, ama yine de kahve içmek için geldi. sabahın ilk ışıklarına kadar oturduk, muhabbet ettik. sonra o kalktı, giderken uğurladım, "yarın görüşürüz" dedim. "iyi geceler" dedi, kapıyı kaparken beni kendine çekerek çok da masum olmayan ve arzu dolu bir öpücük verdi bana...

    ertesi gece şebnem ilk defa sahne alıyordu. rezervasyon da baya iyiydi, şebnem'in sahnesi de harikaydı gerçekten. sesi de güzeldi, bu işleri iyi biliyor, misafirlere güzel anlar yaşatıyordu. pek çok sanatçıyla çalışmış, seyretmiştim ama şebnem gerçekten iyiydi...sahnede tam bir profesyoneldi. programı bittiğinde birkaç kadeh birşeyler içmek üzre yanıma geldi. onunla geçirdiğimiz her an bizi birbirimize yakınlaştırıyordu.

    program bitiyor, eve birlikte gidiyorduk. bir gece ben ona, bir gece o bana geliyordu kahve için. bu arada programı olmadığı geceler de kulübe geliyor, bana ve diğer elemanlara işlerimde yardımcı oluyordu. bir defasında barın arkasına geçmiş ve müthiş bir barmaid şov yapmıştı.

    yine şebnem'in programı olmadığı bir gün saat 20.00 sularında beni aradı. "evde elektrikler gitti" diyerek yardım istedi. o gün hafta içi olduğundan pek müşteri yoktu, ben de elemanlara işim çıktığını söyleyerek mekandan ayrıldım. benim evden takım çantasını alarak şebnem'in evine geçtim. şebnem karşısında beni görünce şaşırmış gibiydi, "elektrik arızasına elektrik mühendisi gönderiyorsunuz ha" diyerek esprili bir şekilde beni içeri buyur etti. ben ise buna karşılık; "efendim işletmemiz seksi ve güzel bayanlara yabancı elektrikçi göndermekten imtina ediyor" diyerek kontra yaptım.

    şebnem'in evinde sigorta atmıştı, buna da banyodaki elektrikli termosifondaki kısa devre sebep olmuştu. kolayca hallettim tabi. ev tekrar aydınlanınca şebnem bana sarılarak "sen benim süper kahramanımsın" diyerek beni öptü. bense, "bu kadar mı?" diyerek şımarmayı seçtim. "ooo beyefendinin ücreti baya fazla galiba" diyerek bir kez daha öptü, ben diğer yanağımı bir daha döndüm, hafiften kızdı bana ama yine öptü, bu sefer tam öperken kafamı çevirdim ve dudak dudağa geldik, o'na sarılarak dudaklarından öptüm, ses çıkarmadı, devam ettim bir süre daha ve günlerdir hayalini kurduğum o sevişmeye başladık.

    tek kelimeyle müthişti o gece. sonraki gece, bir sonraki, diğeri, öbürü, hepsi...

    assolistini siken pavyon sahibi gibiydim resmen. ama bizimki biraz daha moderniydi, hepsi bu.

    tabi her ilişkide olduğu gibi bunda da ayrılık zamanı gelmişti. sezon bitmişti, şebnem istanbul'da bir kulüpten teklif almıştı ve oraya başlamak için yola çıkacaktı. "arayı çok açma tamam mı" diyerek veda etti. sezon bitmişti ama bizim işletme hala açıktı. birkaç ay daha böyle kalacak, kışın istanbul'a dönecektim. bu arada şebnemle her gün görüşüyorduk, birkaç defa hafta içi ben de istanbul'a gitmiş, şebnem'de kalmıştım.

    o yoktu ve ben onu çok özlüyordum...
    bu birkaç istanbul'a gidişimde ertan, şebnem ile birlikte olduğumu anlamıştı. zaten gizlemiyorduk ta. bir gün ertan beni aradı. havadan sudan konuştuk. sonra şebnem ile ilişkimize atıf yaptı ertan. "ooo hacı bizim şebnem'i götürüyormuşsun" dedi. ben de onayladım tabi hemen. güldü ertan;

    -ahaha, hayırlı olsun olm gözümüz yok.
    +olm takılıyoruz işte ne var?
    -yok bişey takılın hacı. taş gibi hatun işte bu kıyağımı unutma.
    +hehe, sağol.
    -eee sen nasıl bu işe girdin ki?
    +nasıl nasıl girdin? öyle gelişti işte.
    -onu demiyom olm. şebnem şey ya.
    +ney ya?(ney amk, evli mi, çocuklu mu ney)
    -şey la. öyle işte anla.
    +nasıl amk?
    -baya olm harbi bilmiyon mu anlatmadı mı sana?
    +neyi anlatmadı mı lan söylesene ipne.
    -hah işte ben de onu diyorum.
    +neyi?
    -ipne dedin ya onu.
    +lan siktir git amk. mal mısın?
    -lan harbi anlamadın mı sen? saf mısın amk?
    +lan manyak mısın ne diyon sen, anlatsana.
    -olm şebnem dönme lan.
    +....????
    -ahahaha
    +.....???????
    -ahaha harbi bilmiyo amcığa bak.
    +ne diyon olm sen ne dönmesi?
    -olm baya dönme. kestirmiş işte şebnem, asıl adı da serdar hatta.
    +ya siktir git amk. ciddi misin?
    -lan olm taş gibi olmasının başka açıklaması var mı lan?
    +olm git bak siktir git kafa yapma benle.
    -inanmıyorsan kendine sor...

    telefonu kapadım. dünya başıma yıkılmıştı. bilgisayarı açtım. aman allah'ım...
    gerçekten şebnem transseksüeldi. kadınla ya da her neyse dolu dolu 3 ay geçirmiş, 5 aydır birlikteydim. internete girip google'da aratmak aklıma gelmemişti. işin garip tarafı bizim barmenden garsona kadar herkes onun trans olduğunu biliyordu, bir tek ben bilmiyordum...
    bu arada bir saat geçti geçmedi, şebnem aradı. açmadım telefonu, açamadım. 4-5 kez aradı açmadım yine, sonra ertan aradı onunkini de açmadım. hayata küsmüştüm amk. kendimi kandırılmış, kandırılmak ne kelime, tecavüze uğramış gibi hissediyordum.

    ben bu karıya aşıktım lan. aklımı başımdan alıyor, yatakta uçuruyordu beni.
    vay amk...

    hayata küstüm bir süre. günde 10 defa banyo yaptım ne alakaysa?

    aradan iki üç ay geçti.
    bu kabustan yeni yeni uyanıyordum ki, ertan aradı. istemeyerek de olsa açtım.

    -nerdesin olm? ne arıyosun ne soruyosun?
    +ya iş güç işte.
    -olm sen niye konuşmuyosun bu kızla?
    +hangi kızla?
    -şebnemle.
    +ya bırak hacı.
    -olm seviyo lan seni. manyak herif. kestirmiş işte ne güzel.
    +ya siktir git ertan.(çaaat)

    bu arada kış geçmiş nisan ayına gelmiştik. tekrar kuşadasına gittim. ama canım sıkkındı baya. bu arada iş teklifleri almıştım. en iyisinin buradan uzaklaşmak olduğunu düşündüm. baba dostu amcanın yanına giderek, bu sezon işletmecilik yapmak istemediğimi söyledim. çok ısrar etmesine rağmen kabul etmedim. birkaç gün kalıp hesap kitap işlerini hallettikten sonra yeniden istanbul'a döndüm. bursa'da bir firmanın azerbaycan'da aldığı bir avm inşaat işinin şantiyesinden teklif almıştım, bursa ve azerbaycan'a gittim. artık herşeyden uzaklaşmıştım. böyle bir sene kadar devam etti. sonra üstlendiğimiz işi teslim ederek tekrar istanbul'a döndüm. şöyle bir ay kadar çalışmamaya karar verdim. bir süre takılıp kafa dinlerken bir gün ertan aradı.

    -naber hacı döndün mü?
    +döndüm de sen nerden biliyon?
    -olm azerbaycana gitmişsin, kulübü aradım oradan söylediler. oradaki numaranı bilmiyorlarmış.
    +evet ya uzaklaştım işte 1 sene herşeyden. kafa dinledim.
    -uzaklaştın da...
    +evet?
    -ya nasıl söylesem bilmiyorum ki?
    +neyi lan?
    -şebnem...
    +ya kapa o mevzuyu hacı lütfen bak kalbini kırarım.
    -kapıcam ama bir buluşalım senle.
    +ya bak o mevzuyu açma ama tamam mı?
    -buluşmamız lazım optimus, lütfen.
    +tamam nerede? geliyorum.

    ertanla 1 saat sonra ortaköy'de buluştuk. selamlaştıktan sonra ertan cebinden bir kağıt çıkararak "şunu okur musun?" diyerek bana uzattı...

    bir mektup gibi birşeydi. aldım ve okumaya başladım...

    --spoiler--
    "optimus, birtanem...

    biliyorum, bana kızgınsın. ve biliyorum haklısın da kendine göre.
    beni anlamanı beklemiyorum. sadece şunu bilmeni istiyorum ki şu hayatımda gerçekten bir kişiyi sevdim, belki bu ülkede, benim sevmeye, sevilmeye hakkım yok. ama ben sevdim.
    birkaç aylık bir rüya gördüm sandım başta. ama sensizlik bana azap vermeye başlamıştı bir süre sonra. senden başka birini sevemeyeceğimi, başka biriyle olamayacağımı anladım.
    bana tek bir mucize hakkı tanısalar, seninle başka bir yerde başka bir şekilde olmak ve sonsuza kadar o ilk geceki gibi başımı omzuna yaslamak isterdim.
    unutmadan, o ilk gece başımı omzuna yaslamak için ayağım burkuldu numarası yapmıştım. iyi ki de yapmışım.
    ama şimdi artık sensizlik belası ile karşı karşıyayım. seni üzdüm sanırım, üzdüm ki herşeyi terk edip başka ülkelere gitmişsin. sana bunu yapmaya hakkım yoktu.
    ama o ilk gece, başımı omzuna yasladığımda gerçeği anlatsaydım benimle olmayı kabullenecek miydin?
    bana seni sevme şansını, sana aşık olma şansını tanıyacak mıydın?

    benim de kaderim böyleymiş.

    kabul eder misin bilmiyorum ama, özür dilerim.

    seni her zaman sevecek olan, şebnem...

    elveda aşk..."
    --spoiler--

    üzülmüştüm.

    kağıdı katlayarak masa üzerine koydum ve ertan'a dönerek.

    +o iyi mi?
    -hmmm.
    +şebnem iyi mi?
    -bak optimus, nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama...
    +ne var, birşey mi oldu?
    -optimus, bu mektubu şebnem bana kuryeyle yollamış.
    +eee?
    -kuryeyle yollamış ve intihar etmiş...
    +ne??????????

    inanamıyordum.
    boş boş baktım etrafa bir süre.
    şebnem intihar etmişti. hayatına son vermeden evvel yaptığı şey ise bana aşkını sonsuza kadar sunmak olan bu mirası bırakmak olmuştu.
    boğazım düğümlendi. hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. bir yandan kadere lanet okuyordum.
    o'nun mektubunda dediği gibi başka bir yerde, başka bir şekilde sonsuza kadar beraber olabilirdik...
    ertan'dan beni şebnem'in mezarına götürmesini istedim.
    ağlamaktan gözlerim şişmişti.
    bir zamanlar deliler gibi arzuladığım, kavuşmak için can attığım kadın, benim yüzümden, genç yaşta yok olup gitmişti.

    lanet kader.

    affetmedim kendimi, o günden beri, tam 7 sene geçti, hala affetmedim.

    ben birinin ölümüne sebep vermiş biri olarak şu an aranızdayım işte.
    suçlu ben miydim?
    yoksa değer yargılarımız mı?
    şu lanet olası törelerimiz, adetlerimiz, ahlaki değerlerimiz mi?

    suçlu aramayın. suçlu bendim. her kim olursa olsun her insanın sevmeye hakkı olduğunu kabullenemeyen ben...

    hadi linç edin beni...
    23 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. en azından içinde seks geçen bişeymiş. seksli bişeymiş sevinmek lazım.
    1 ...
  5. 4.
  6. o pipi öpülerek herşeye bir sünger çekilebilir. Tabi ki transseksüel olanın.
    0 ...
  7. 5.
  8. intihar sebebi olabilir düşünmesi bile korkutucu.
    1 ...
  9. 6.
  10. 7.
  11. eğer çok seviyosa...

    "biz birbirimiz için yaratılmışız anlamıyomusun ? *ikimiz *aşşağımıza bile denk." der ve ikna eder.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük