sözlüğe giriş nedeniniz, "19 mayısta 19 entry girme kampanyası" bile olsa.
sıkıcı bir pazar günü giydiğiniz şortunuz ve yaptığınız onca ödevin üzerine gelen yorgunluğunuzu da koysanız.
henüz 1 saat önce "zaten artık facebook ta da yorum yapmıyorsun, ilgi alanından çıktım. birşeyler de yazmamışsın" diye tartışmışsanız bile sevdiceğinizle.
hatta ve hatta, altta entombed gibi çok alakasız bir grubun müziği de çalıyorsa.
bütün bu alakasız nedenlerin arasında siz sadece bir tek kokuyu özleyebilirsiniz.
o da sevgilinin ten kokusu olabilir.
bunca alakasız nedenin arasında, bunca alakasızlıklarla boğuşurken tek bir koku sizi derin bir of çekmeye itebilir zira. özlediğiniz halde bulamadığınız, kavuşmak için can attığınız tek bir koku olabilir...
o ten kokusudur ki en tatlı koynundan yayılır sevgilinin, işte budur asıl nedeni unutulmamasının belki de, ya da onun yanındayken koynuna yüzünüzü gömüp bir daha çıkmak istemeyişlerinizin.
o ten kokusudur ki akşamdan sabahlara kadar da ciğerlerinize doldursanız, bir sonraki nefes alışınızı sabırsızlıkla beklemenize sebep olur.
hele ki o kokudan ayrı kalmak, 2 haftayı 2 ay, 2 ay'ı 2 yıl yapar... anlamaz bunu kimseler, sevgilinin ten kokusunun hasretiyle yanmadığı sürece...
kafa yaptığı yönünde iddialar bulunan, ayrılıkta özlenen, benlik gibi, kimlik gibi insanın içine işleyen kokudur. unutulur mu? bilmem, algıya bağlı sonuçta.
