(bkz: ya ben ya dağlar) *
bir münir özkul repliğiyle olayı özetleyelim;
"...ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, eirene, çeker vururum seni. anlıyor musun? Vururum, dönüp arkama bakmam bile..."
sevgilinin saf bulduğu kızı dağa kaldırma yöntemidir. hani kandıracak kızı pkk ayağına, bağımsız kürt halkı diyerekten, kız cahil kafası da basmaz. pkk kamplarında cinsel özgürlük had safhada öyle diyor itirafçılar. köyde olsa öyle mi olur halbuki. akıllı seni.
korkulması gereken şudur ki pkk lılar öyle yaklaşıyorlar ki öyle kandırıyorlar ki, en karşı koyulmaz duygu olan aşkı bile delip geçiyor. insan aşık olduğu insanı bırakıp dağa çıkabiliyor, vatanına ihanet ediyor, çok korkunç yarabbim.
Sevgiliye içtende destek olmak için orda burda bilinçsiz seçmenlere konuşup, onları kandırarak akabinde diğer sevgilinin de meclise gitmesiyle sonuçlanacak eylemdir.
beyni yıkanmış bir sevgilinin asla vazgeçiremeyeceği sevgilidir. bir insanı herşeyden koparıp o ölüm kokan dağlara sürükleyen şartlar ortadan kalkmadıkça bu trajediler devam edecektir. devam eden bu savaşı bitirmek yerine pkk ya , apo'ya hatta bazen kürtlere küfretmek yerine daha akli çözümler bulmak , çözüme ortak olunmuyorsa bile çözümsüzlüğün bir parçası olan milliyetçilerin kan çanağına ortak olmamak insanlaşmak için şarttır.
bu entry milliyetçiliğin yıkadığı beyinlerce anlaşılamayacağı için boynu bükük kalacaktır.
bilmem nasıl başlamalı, ne söylemeli, nasıl etmeli...
insanın başına gelebilecek en kötü talihsizliktir.
bir gün konserde kızın birini çok beğenirsiniz. o da size öyle bir bakış atar ki. yıkılırsınız. ancak sorun şudur ki kızın içinde bulunduğu grup bir takım sloganlar atmakta, siz ise o sloganların ne anlama geldiğini bildiğiniz için bir ürperti içine girmektesinizdir.
tamam. klasik aşk filmleri için iyi bir başlangıç olmayabilir bu. ama iyiydi işte. normaldi. bi süre konuştuk, tartıştık. ben ona benim görüşümü anlattım. ne yaparsam yapayım okuduğu kitaplar değişmiyordu. bi süre böyle devam etti. artık onun arkadaşları ile tanışmıştım. onlar beni kabullenmiyorlardı bir türlü. revin 18 yaşındaydı henüz. ben ise 21. o zamanlar ikimizde küçüktük. belki de bu yüzden yaptığı hatalar dedim. boşverdim.
...
gün geçtikçe daha çok kaybediyordum onu. arkadaşları beynini yıkıyorlardı. bana bigün planlarından bahsetti. kızdım, bağırdım. olmaz dedim. ikna etmiştim onu. acaba?
...
1 hafta sonra yokoldu kız. noldu dedim? arkadaşları cevap vermiyorlar, benimle konuşmuyorlardı. pkk li olmuştu. dağa çıkmıştı. 18 yaşındaydı... eline silah almayı bırakın, bi yerde kazara görse içi titrerdi. nasıl böyle bir şeye cesaret edebilmişti? nasıl? o güzelliğine nasıl kıydı? ne yaptı oralarda? ne geçti eline? bilmiyorum. ben başka yoldaydım, pkk lilerle anlaşamadım hiçbi zaman. tek türkiye, tek vatandı hedefim. nitekim hala öyle, hep de öyle olacak.
1 yıl sonra geldi haberi zaten. hakkari kırsalı dediler...
üzülmedim diyemem, üzüldüm. ama yanıp yıkılmadım...
on sekizdin henüz, affediyorum seni. hiçbir cana kıymamış olman tek tesellim. biliyorum, yapamazdın... küçüktün henüz. yapamadın. iyi ki...