sovyet rusyanın komunizm karşıtı yazarları kafkasya ile birlikte sürgüne gönderdiği yerlerden ikincisi.
soljenitsin ve pasternak sevgilinin omzuna sürgün edilmişlerdir ve en muhteşem romanlarını burada yazmışlardır.
diğer yandan cesare pavase ve nilgün marmara gibi isimlerde yine burada intihat etmiştir.
Rahat bir oh çekme yeri.
Bu 'oh'lar Nasıl çekilir?
O gün bütün gün film izlemişsinizdir, korkup heyecanlanmış, bacak Kaslarınız gerilmekten Bi hal olmuştur.
Sevdiğiniz bunu fark eder ve kolunu yana doğru uzatarak bakışlarıyla 'gel buraya' der. O 'koynunda uyudum' yada 'koynunda dinlendim' konuşmaları bundandır.
Belki siz koynunda kokusunu içinize çekerken onun burnu da saçlarınızın kokusuyla meşgul olur.
Başka bir 'oh' ise sevişirken gerçekleşebilir.
iki vücut birbirine kenetlenmiş haldedir. Bütün sıcaklıklar birbirine karışmış, nefesi nefes, söylediği erotik cümleler haz duygusu, kokusu hayatınızdaki duyduğunuz en güzel parfümdür.
Kolları da cesaret verir, gücünü hissedersiniz. Omuzlarının geniş olması isteği de 'beni yeterince koruyabilir' düşüncesi sebebiyle.
Kimyanın değiştiği o bir kaç saniyede sevdiğiniz sıcak nefesiyle bir oh çeker ve başını omzunuza yada tüm vücudunuza bırakır.
O an sahiplenilmekten çok sahiplenmeyi de çok sevdiğinizi bilirsiniz.
Ve bir omzun neler hissettirdiğini fark edersiniz. Bir omuza yaslanmak yada yaslanılması, her iki tarafın da başardığını gösterir.
Derinden gelen her 'oh' sizi hayata biraz daha bağlayacaktır.
hiç denememek gerek yalnızlık denizinde boy vermeye çalışmayı , hep aşıyor hep aşıyor...
bu entry yazılırken arka fonda "yeni türkü - mamak türküsü" dinlenmiştir...
baba ocağı...
ana kucağı...
bunları bulamadığınız vakit , belki de onlardan da çok size güven getiren teselli olan , sevgilinin en rahat yeridir...
güven vardır güven , hep almışımdır o başı omzuma... ama bir o kadar güzeldir ki sevgilinin omzunda olmak , ağlamak , zamanı durdurmak...
bulup bulabileceğiniz en güzel yastıktır ve eğer o omuz doğru kişinin omzuysa ; oradayken hep şunu düşünür insan "lan kafam tam oturdu sanki benin için yaratılmış"
ve şimdi o omuzda uyuyamayacaksan eğer sen , eğer sen de benim gibi biriysen... bunu değiştirmek için elinde bir şans varsa hemen kullan arkadaşım , kaybettiğini düşünme ve git o omuzda ağla... yapamıyorsan git kapısında ağla...
dip not : yazar içmek istiyordur ama ramazan lan , neyse bekleriz bir ay...
hele bir de o omuza tüm parmaklarını sevgiyle kavrayan bir el eşlik ederse, sinemada, senfoni konserinde vazgeçilmez olur... yokluğunda bile özlenilesi bir şeydir, sevgidir, güvendir, iki kalbin birlikte attığı en kısa belki de en uzun zaman diliminin hissedildiği yerdir...