-aşkım neden ketçap sıkıyorsun benim kızarttığım patates'e ?
-ulan başka türlü yenir mi bu meret ? hadi bunu ketçapla kurtardık, sulu yemekler de ne bok yerim onu bilemiyorum.
- hehe aman da aman beni bitoşum patates te mi kızartırmış dur bi ketçapa boğayım şunları. fışk fışk
+ vay be ne güzel bi sahne oldu bu canım. bunu sözlüğe yazmalıyım.
- yaz tabii yaz sonra da sevgilinin sıçtığı bokun üstüne sifon çekmek başlığını açarsın..
ülker olmadığı için sevinmiştim. elime aldığımda (ketçabı) gözleri elimdeki ketçaba dikildi. çok şaşırmıştı. evet, çünkü kızarttığı patatese ketçapla şantaj yapıyordum. bunun şaşkınlığını tecrübesiz hareketlerle, hafiften titremeye başlayan elleriyle gösteriyordu. kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. fakat artık geri dönüş yoktu. ketçabın götü tavana bakıyordu. o an olağanüstü bir şeyler olması için sahip olduğum her şeyi vermeye hazırdım. saliselerin ilerlediğini hissediyordum... kan basıncım beynime baskı yapıyordu!
ketçap vıçkırmaya hazırlanırken ince bir haykırış koptu. mahallede top oynayan çocuklar mutfağın camını kırmışlardı. eğer mümkün olsaydı camı kıran topa o an verebilirdim fakat fizik buna engel olmuştu. kırılan camın şaşkınlığı ketçabınkini bastırmıştı. artık her şey daha güzeldi. ketçabı gıcırdayan dolabın kapağını açarak yerine koydum ve kapağı kapattım. yanına yaklaşarak yanağından öptüm. ketçabı unutmuş olacak ki, sitemle karışık bir tebessüm gösterdi. kırılan cam parçalarını toplamaya başlamadan önce, endişeyle özür dilemeye gelen çocuğa göz kırparak topu verdim. çocuk kurtardığı durumun farkında olsaydı, eminim yüklü miktar para isterdi.
kısa bir süre sonra masaya tekrar oturduk. pateteslerin soğuduğunu farketmemiş olacak ki bir tanesini ağzına götürüp yüz ifadesini değiştirdi. o an kesilerek no-frost buzdolabına koyulmuş bir karpuza benzediği üzerine iddiaya girebilirdim. hiçbir şey söylemedi. belli ki ketçap gelmişti aklına ve farkettirmeden gözleri ketçabı arıyordu. ne kadar üzgün olduğumu söylemek için çok masum baktım. o kadar masumdum ki, daha iki dakika önce patetesin üzerine ketçap döktüğümü unutmuştum. kendimi affettirmek için pizza pizzayı arayarak pizza siparişi verdim ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, biliyordum.
sağa sola anlatıldığında eşeğin bir tarafına su kaçırmak ile eş değer bir durum oluşturur.
sonra o sevgilinin kızartılmış patatesleri ketçaplanınca iyice kabak tadı da verir. yenilmediği gibi yanında da yatılmaz.
firavun ramses döneminden beri dolapta duran ketçabın bozulmuş olduğunu düşünmeden sevgilinin kızarttığı patatese dökmek hatta bozulmuş olduğunu anlayana kadar bütün patatese bulamak durumu vardır bir de ki, gerçekten rezil eder, ne denilse durum kurtarılamaz.
"sende mayonez döker misin?" sorusunu sorduran durumdur. "derken... ketçap ve mayonez birbirine dolanır, patatesin üzerinde hunharca sevişmeye başlarlar...." bir roman çıkartılabilecek bir durumdur.