kime yakalandığınıza bağlı olarak değişebilen durumdur. bazen sevgiliyi çok özlersiniz, teninin kokusunu hissetmeyi özlersiniz. ama sapık damgası yemek gibi absürd bir durum vardır. ayrıca eşinize bunu açıklamak zordur.
anlamlandıramayanlar için açmak gerekli elbet. ne işi var sevgilinin külodu evli bir adamda değil mi? evliyken yaşanan bir aşk sonucu sevgiliyle bir daha ne zaman görüşülüp görüşülmeyeceğinden emin olunmayan günlerde sevgili size kendinin bir atletini verir ve geceleri onunla yatmanızı ister. tabi onun kadar ince fikirli olmayan bir kalas olduğunuzdan mecburiyetlerin yarattığı (bilinen ama bile bile hazırlıksız bir kaçamak olması sebebiyle) giysisizlikten yaşanan bir durum olduğunu düşünürsünüz. bir hafta geçer çamaşırlar yıkandığı halde o size dar gelen atlet yıkanmaz. onbeş gün boyunca sadece geceleri uyurken atleti giyersiniz. o sıcakta neden atlet giyerek uyuduğunuzu bilmeden. güzel günler yaşarken hayatın gerçekleriyle yüzleşip ayrılık günleri gelir. acı saatler içinde yollarınızı geçici olarak ayırdığınıza inanırsınız. dönüş yolunuzda bende bir emaneti bile yok diye üzülürsünüz. eve geldiğinizde eşinizle kavgalar falan derken durum normale döner. günler geçer üzerinize sinen kokusu yavaş yavaş kaybolur. özlediğinizde kendi kolunuzu, omzunuzu koklayıp öperek teselli olurken zamanla vücudunuz tamamen kendiniz kokmaya başlar. sevgilinizin sizin giydiğiniz atleti yıkamadan neden sakladığını anlarsınız ve neden bana da hatırlatmadı diye üzülürsünüz. eşiniz artık olayı kabullenmiştir ve yoldan getirdiğiniz eşyalarınızı boşaltır. akşam eve geldiğinizde size sevdiğinizin külodunu gösterip neden getirdiğinizi sorar. bilginiz olmadığını söylersiniz ama naylon poşetten yayılan sevdiğinize ait kokuyu hissetmek mutluluk verir. alıp doya doya koklamak istersiniz ama eşinizin yanında yapamazsınız. eşiniz inadına mı yapıyorsunuz diye kızınca mecburen ispatlamak gerekir ve sevdiğinizi arayıp konuşursunuz. yanlışlıkla koymuşum dese de siz bilirsiniz. atlet meselesi yüzünden sebebini anlamışsınızdır. olaya farklı durumlar girer ve sevgiliden istemeye istemeye ayrılırsınız. arkadaş gibi görüşmeniz bile hoş karşılanmaz eşiniz krizler geçirir. bir yuvanın yıkılmasındansa cennette buluşuruz inşaallah deyip görüşmeyi de kesersiniz. yıllar geçer. eşiniz nedense onu gardroba koyar. acıp kapadıkça görürsünüz ama elinizi süremezsiniz. o naylon poşette sekiz senedir bekliyor. sapıkça bir hareket gibi geldiğinden yapılamasa da ondan ötesi var. sevgilinin kokusunu duymak yetmeyebilir. ayrıca eşiniz tarafından sevgilinin külodunu koklarken yakalanmak yeniden sorunlar yaşamasına neden olabilir. gecenin bir yarısı şimdi gitsem koklasam, burda boğazım düğümlenerek yazmaktan daha iyi gelir belki ama dayanılmaz mı ki? eşim onu aldığımı farkedermi ki? bu tür sorularla yaşayıp gideceğiz bu dünyadan anlaşılan...