Hayata kafamızda bir sürü boş cam şişeyle başlarız. Zamanla karşılaştığımız etkileyici kokulardan birer nefes alıp bu şişelere doldururuz. Mesela yeni biçilmiş çim kokusu, taze ekmek kokusu, sahaftan aldığınız kitabın kokusu, baharda gezdiğiniz meyve bahçesinin kokusu... ( Benzin ve bali diyenleri görmezden geliyorum şimdilik * ) işte bütün o kokuları saklayan şişelerin arasında, altın-pırlanta işlemeli insanı cezbeden bir görünüşe sahip bir şişe bulunur. O şişe ömrünüzde yalnızca bir kere dolar ve bir daha asla o koku zihninizden gitmez. Onu hissettiğiniz an rüya içinde yeni bir rüyaya dalarsınız. Benim gözümde sevgilinin kokusu o yeri hak eden kokudur.
Not: ben bu yazıyı parfüm, deodorant firmalarına mı satsam acaba? işte o koku versace-eros'tur diye değiştirsinler, yeter. *
Sarilinca derin derin cekmek istedigin kokudur.
Uyurken onun kokusuyla sabah baslamak icin sabırsızlandigin kokudur.
Ona sarilip kaldiginda uzerine sinerse yokluğunda o kokuyla derman aradigin kokudur.
daha önce karşılaşılan hiçbir şey gibi değildir, belki başkası koklasa pek de güzel gelmeyecektir, bilinemez.
sevgili özlenilen anlarda hasret kalınan kokudur, neden böyle önemlidir anlam verilemez çoğu zaman.
alışılan, yanında huzur hissedilen kokudur.
duymadığın gecelerde bebekler gibi uyuyamadığın kokudur.