Ölümsüzleşmesi demektir. Tam hayatımın en mutlu zamanında itin biri yüzünden gitti, kendi gururuna yedirememiş, kirli olarak yaşamayı kabul edememiş. Kollarımda teslim etti canını. Annesine inme indi. Babası annesine bakıyor. Hala beni oğulları olarak görüyorlar. Bana baktıkça onu görüyorlarmış. Ben heryere baktığımda onu görüyorum...
insana büyük vicdan azabı yaşatacak olaydır.Eğer ayrılık konusu her açıldığında kendimi öldürürüm diyerek onu terketmenizi engelleyip sizi iki arada bir derede bırakıyorsa durum daha da vahimdir...sevseniz bile bu soğutur sizi ondan,sanki kendinizi onunla olmaya mecbur hissedersiniz...bırakıp gidersem bişey yapamaz dersiniz önce ama ya yaparsa sorusu beynininizi yer bitirir.sonuç mutsuz ilişki,hayattan soğuma.
hicbir insan intihar etmeye degmez. ayrilik, birseyler iyi gitmedigi, beklentiler konusunda orta yol bulunamadigi icin yasanan aci tecrübelerdir. hic kimse hicbir seyin kötü gitmesini istemez. ama istem disi bir kötüye gitme durumu varsa, bu sahsin kendisinden kaynaklanmiyorsa, bu durum intihar girisimi icin yeterli bir sebep olusturmaz. intihar, geriye dönüsü olmayan bir durumdur. devami da bilinmez. islami acidan mesela, intihar cinayettir, ve insani cehenneme sürükler. bu bile intihar etmemek icin yeterli bir sebep olmalidir.
inanc aspekti disinda ask yüzünden intihar, psikolojik bir bunalimdan ibarettir. insan baska bir cikis yolu bulamaz. bu kriz sirasinda almanya´da yasanan cok zengin isadamlarinin intiharlarina benzer. dünya da üc kurusa talim eden milyonlarca insan varken adam birden 50 milyon euro kaybeder, hala 20 milyon eurosu vardir, tutar kendini trenin altina atar. bunlar olmustur. dünya kadin doludur, adamin mantigi mutlaka onlardan birinin kendisine uygun olacagini da kabul ediyordur, ama bu basarisizlik hissi, reddedilme hissi adama kendi degerinin kendi göz+ünde cok fazlaca deger kaybetmesi anlamina gelir, ve tutar intihar eder. halbuki gercekte ne adamin degerinde ne bir düsme vardir, ne de reddedilmesi o kadar da kötü birseydir.
intihara sürükleyen en önemli sebep reddedilmektir. insanin bir isten kovulmasi, sevgilisinden cikis belgesi almasi, tatile gidecek bir grupta yetenekleri yeterli görülemedigi icin kabul edilmemesi, insani gercekten cileden cikaran bir durumdur. ama bu sahsin genel degerinin düsmesi kesinkez demek degildir. sadece karsi tarafinin beklentilerinin sahsinkilerle örtüsmemesi anlamina gelir. bu da bir reddedilme durumu doguracaktir.
50 milyon euro parayi kaybeden adam hala 20 milyon euro luk bir adamdir. 20 milyon euro da dünyadaki bir cok insanin hayal bile demeyecegi bir miktardaki paradir. ama adam yapmayi düsündüklerini gerceklestirememis kendi gözünde ise yaramaz bir duruma gelmistir. bu örnekte adam kendi kendisini reddetmektedir.
hickimsenin unutmamasi gereken en önemli hayat düsturu, sartlar her zaman degismektedir. yeni sartlar olustugu zaman, yeni asklar da, yeni is imkanlari da olusacaktir. intihar bu bakimdan, sartlarin degismesine izin vermemek ve bir sart unsurunun icerinde sikisip kalmaktan ibarettir. sartlar devamli degisecek, belki de daha iyi kadinlar insanlarin karsisina cikacaktir. dünya da 3 milyar kadin vardir. ve reddeden de bu 3 milyar kadindan birisidir. geri kalan 2 milyar 999 milyon 999bin 999 kadinin- hadi birisi anneniz digeri de kiz kardesiniz olsun- hepsini de birden reddetmis olursunuz intihar ederseniz. bu da mantigin kabul edemeyecegi bir durumdur. yapmayiniz, tabancayi sakaga dayadiginizda, bu yazdiklarimi bir zahmet bir kez daha okuyunuz.
hayata dair bütün hayalleriniz onunla ise, asla katlanmayacağınız şeylere onun için katlandıysanız bir de, emekleriniz, uğraşlarınız, beraber kurmaya çalıştıklarınız varsa asla unutamayacağınız ve kuvvetle muhtemel kalan hayatınızı korkuları bastırmak için dışa vurduğunuz şiddet ve kin ile, üstüne kan serperek yaşayacağınız olaydır.
normal bir gündür. gündüzünde onunla buluşmuş, içinizde kalmış birşeyleri dökmüş ve rahatlamışsınızdır. mutlusunuzdur, hiçbir zaman olmadığı kadar. umutlusunuzdur, kalbinize hiç dolmadığı kadar. kısacası güzel bir gündür, gerçekten çok güzel bir gündür.
ve akşamında ertesi gün için yaptığınız plan vardır gündeminde, onu konuşursunuz. normal bir konuşmayken ve seyrinde giderken ilk önce cevap gelmez. mesaj atılır, iletilmez. ararsınız, birisi size sonra denemenizi söyler durur. endişelenirsiniz. şarjı bitmiştir, uyuyakalmıştır, telefonu zaten bozuktu diye düşünürsünüz. ve sonra iletim raporu gelir telefonunuza. içiniz rahatlasa da, raporların ardından okuduklarınızla kanınız bir daha akmamak üzere donmuş, kalbiniz bir daha kimseyi kabul etmeyecek kadar karanlık dolmuş bir halde öylece kalırsınız.
sadece sizi sevdiği yazmaktadır ekranda. tartışmıştır babasıyla. normal bir sinir krizi derken gelen bir başka mesajla asıl sinir krizine giren sizsinizdir. o herşeyi silmiştir. sadece sizi severek, bunu söyleyerek veda etmek istemiştir.
herşeyin silindiği andır. gecenin bir yarısı bilgisayarın başında oturmaktasındır. müzik dinlerken gelen mesajlar ile bir hayat paramparça olur, bir diğeri ise karanlığa karışır. ve sonunda gecede suskunluk ve sessizlik kalır yalnızca. koca bir aşk, güverteden kendini atmıştır okyanusa, sadece boğulmaya. acı çekerek yok olmaya.
güçlüydün hani? hani hiçbirşeyi umursamıyordun? hani hep konuşuyordun insanların tercihleri ile ilgili, hani hiçbirşey yıkmazdı seni? bu ana gelirsen hiçbir bok olmadığını görürsün. daha doğrusu; sadece bir bok olduğunu görürsün, bir boktan farksız olduğunu.
sarsılmış bir şekilde, hiçbir şeyi düşünemez bir halde, yazarsın hislerini, müzik sikmektedir beynini, ter kokusu yayılmıştır korku ile, bir aşkın bitişinin kan izleri ile. ne güven kalmıştır ortada ne sevgi ne acıma ne başka bir şey. herşey yok olmuştur ve tek düşünülen onun için vazgeçilenlerdir. onun için çekilenler, onunla daha iyi bir hayat için öne sürülenler...
hepsi boşa olmuştur. hepsi dökülmüştür karanlık okyanusuna ölümün. hayat denen gemi uzaklaşırken, ölüp ruhsuz bir hayata attığındır, bu karanlık doğum günün...
doğum günümüz kutlu olsun. boş iki beden olarak. biri ölümle, biri kederle ruhunu kaybetmiş iki et parçası olarak. senin de dediğin gibi, 'ben de seni çok sevmiştim.'
eğer sevgiliniz siz ondan ayrıldınız diye intihar ettiyse bu tamamen kendisine ait bir karardır. bir kişi intihar etmesin diye onunla bütün bir hayatınızı geçirmek ise yaşarken ölmekten farksızdır. sevgilinizin sizi hergün öldürmesidir. onun intihar etmesi ise kişilik sorunu. kısaca içinde ölüm geçen her ilişki baştan kaybetmiş ilişkidir. en kısa zamanda kesmelisiniz kangren olan kolu, bacağı... *
her akla geldiğinde "gebersin gitsin, bana uzak allah'a yakın olsun" dedirtecek derecede kötü bile ayrılsanız, başa geldiğinde el ayak titremesi, vicdan azabı ve akabinde ise kafayı yeme boyutuna gelmekle sonuclanacak hede.
allah'tan hala yaşıyor, gebermeyesice.
onu, bu duruma sürükleyen etkenler arasında kendi payına düşenin büyük bir dilim olduğunu anlaması sonucu sevgilinin de intihara sürüklenme sürecinin başlamasıdır.
vakti zamanında yaşadığım acınası, acınası olduran olaydır. bir de ölmeden önce son konuşmasını sizinle yapmışsa ve de onu ilk bulan siz olmuşsanız,üstüne bir de yaptığı şeyi size ithaf etmişse sizde yaşayarak intihar etmeye başlarsınız. size adamıştır bir kere, herşey sizin içindir ya bütün sorumlulukta size aittir. ailesine, ailenize ,çevrenize açıklama yapması gerek olan sizsinizdir. ne de olsa o yoktur artık. bir yatak karyolasının altında ölmeyi tercih etmiştir. ve herkese göre yapılan şey sizin için değil sizin yüzünüzdendir. onu o hale getirende, onu o karyolanın altına sokup öldüren de sizsinizdir. onu öyle gördüğünüz andaki hisleriniz, ellerinin soğukluğu, bakışlarının donukluğu, sebep olmadığınız halde acaba diye beyninizi kurcalayan düşüncelerle uğraşıyor olmanız önemli değildir. canları gitmiştir, canınız almalıdırlar. bir sürü kötü olay yaşarsınız. vicdan azabı, iç hesaplaşmalar, insanlara verilen hesaplar, herkesten soğuma, korku. en çokta korku. içinizin ta en içine işler. kimseye değer vermeyin istersiniz, kimse de size değer vermesin. ya o da giderse, ya o da giderken herşey senin içindi derse, ya bu sefer ki benim yüzümdense...
derken gün gelir biten başka bir ilişkinin ardından korktuğunuz başınıza gelir. hayır bu sefer gitmemiştir, yapmamıştır ama korku. işte hep o lanet olası korku. onu üzdüğünüzü söyleyen kimseye kıyamazsınız. korkarsınız çünkü. telefonda ağlayıp, kendini öldüreceğini söyleyen ve sizden yardım isteyen insandan korkarsınız. yapmayacağını, yapamayacağını bile bile korkarsınız. ya yaparsa... bilirsiniz ki bu seferkini kaldıramazsınız. arkasında bıraktıklarıda kaldıramaz. işte bu yüzdendir önem verdiğiniz insanları kıracağınızı bile bile yardım etmeye çalışmanız. çünkü bilirsiniz ki bu seferkini kaldıramazsınız.
dipnot: evet, seni çok üzdüm, kırdım. belki anlarsın sandım. kendimi senin yerine koymadan, kendini benim yerime koy istedim. ama unuttum ki yaşamayan bilemez. korku öyle birşeydir ki insanın içine işleyen, nefes bile aldırmıyor insana. ve bilirim ki yapılan hataların sonundaki pişmanlıklar ve keşkeler hiçbirşeyi geri getirmiyor. ne ölen dirilir, ne üzülen sevinir. zaman...bazen çare, bazende akıp gidiyor işte. üzdüm, üç ay boyunca yaşananları unutturamadım.üzgünüm, zamanı tutamadım.
dipnotun en dibi: neler yazmışım senin için, ne çok kızmışım kendime seni üzdüğüm için. asıl pişmanlık şimdi duyulanmış. demiştim ya zaman... akıp gitsede, sürüp geçsede, olaylar, kişiler farklı olsada bazı şeyleri değiştirmiyor ve keşkeler hiçbirşeyi geri getirmiyor. ama yine de keşke... keşke hiç var olmasaydın. çünkü varlığın bile içinde her çeşit insanı barındıran bu dünya için kocaman bir yük. gözlerin... hiçir işe yaramayan. sus. sonsuza kadar...