sevgilinizle aranızın bozulmasını kendine misyon edinmiş anne profilidir.
bir çocukluk aşkım vardı. 12 yaşıma yeni girmiştim onu tanıdığımda. uzaktan akrabamız oluyormuş. görür görmez sevmiştim galiba onu. 12 yaşında bir çocuk ne kadar sevebilirse artık o kadar sevdim sanırım. henüz onu sevmekle tasolarımı sevmek arasında nasıl bir fark var onu bile ayırt edemiyordum ama olsun en az tasolarım kadar, kermit kadar seviyordum onu. hem o yaştaki bir çocuk için en önemli şeyler bunlardı o zamanlar.
uzaktan akrabamızmış dedim ya, hem kan bağı olarak hem de yaşadıkları yer olarak uzaktılar bize. 1996 yılının yaz ayında gelip bir hafta bizde kaldıkları süre boyunca hep beraber vakit geçirmiştik, benden bir yaş küçük olmasına rağmen abisiyle değil sürekli onunla eş oluyordum oyunlarda filan. o da bana karşı boş değildi, biliyordum. hem öyle olsa öper miydi beni yanağımdan? *
bir hafta sonunda gittiler tabi. evli evine, köylü köyüne ben yine dımdızlak kaldım ortada. fakat ne kadar 12 yaşında olsan da bir yolunu buluyorsun ulaşmanın. o zamanlar cep telefonları filan yok tabi bugünki gibi. bugün 12 yaşındaki çocuğun elindeki telefonu görünce çalan telefonumu fırlatıp uzaklaşmak istiyorum. tamam ya o kadar da değil, abarttım. neyse ben telefon rehberinden, yani defterinden buldum bunların ev numarasını. arıyorum arada bir konuşmadan kapatıyorum. o açsın açmasın telefonu fark etmiyor. sonuçta 12 yaşındaysan ve aşıksan çok salak oluyorsun. gerçi insan hangi yaşta olursa olsun salaklaşıyor aşık olunca ama bu dönemlerde hiç çekilmez bir salaklık bu. bir gün yine o açtı telefonu, ne olduysa ben konuştum. mutlu oldu ben de sevindirik oldum. birkaç konuşmadan sonra ben buna dedim ''seni seviyorum'' o da bana dedi ''ben de seni seviyorum'' sonra dedik ''ne kadar romantik bir çiftiz''. ben uçuyorum mutluluktan. evdekilerin de haberi oldu bundan bir şekilde yada anladılar bilmiyorum artık. biz böyle böyle 5 sene filan konuştuk, yaz tatillerinde kah onlar geldi, kah biz gittik ziyarete. o kısa görüş günlerinde hep pekiştirdik aşkımızı, giderdik özlemimizi ve artık 17 yaşındaydım. biraz daha anlayabiliyordum sanıyorum aşkı.
ne olduysa bir gün ''artık görüşmeyelim'' dedi. dünyam yıkıldı lan resmen, bir ergen aşk acısını nasıl yaşarsa dibine kadar yaşadım o acıyı. sonra sonra öğrendim zalım anası giriyormuş kızın aklına, zorluyormuş ''konuşmayacaksınız'' diye. bir de çok sever zannederdim anasının beni. lan kızı bana vermeyecekler de kime verecekler edasıyla gerine gerine dolanıyordum ortalarda filan. zaten aramızdaki aşkı herkes biliyordu. en çok da bu koydu, insanlar ''görüşüyor musunuz'' diye sorunca ''hayır'' bile diyemiyordum. ibneliğine soruyordu çoğu ama olsun hepsini yazmıştım deftere.
gel zaman git zaman bu durum böyle sanırım 3-4 sene gitti. artık ikimiz de üniversiteye gidiyorduk. görüşmüyorduk ama olsundu, onun adı geçince hala heyecanlanıyordum. o yaz abisinin düğünü vardı ve annem düğüne teşrif edecekti, mutlaka gelmesini istiyorlardı. ben de yaz okuluna kalmışım, dedim değişiklik olur ben de gideyim. hem tatil de yaparım biraz. annemle konuşurken ''gelecek mi'' diye sorduğunu söyledi. bundan sonra durur muyum lan, atladım gittim otobüse. yaklaştıkça bende bir heyecan. ilk gördüğümüzde birbirimizi ikimizin de yüzünde o bilindik yavşak gülümsemeyle hal hatır sorduk. nemrut anası da çaktırmıyor ama anladı hala birşeylerin kopmadığını aramızda. meğer sonradan öğrendiğime göre kızı bir akrabasıyla görüştürmeye çalışıyormuş ama kız istemiyor. anası da nasıl nemrut illa ''olacak bu iş'' diyormuş. neyse tabi herkes farkında bizim yine aramızdaki olayın. depreşmiş aşkımız, görüyor millet ama ikimizde de bir çekingenlik bende biraz da kızgınlık. düğün bitti, millet çekildi gitti memleketine. biz birkaç gün daha oralardayız. bir akşam sahil gezmesinden gelirken arabanın arka koltuğun oturuken elimi tuttu. mal gibi hemen elimi çektim. ne yapacağımı bilemedim ki! neyse bir süre sonra tekrar tuttu. yüreğim yerinden çıkacak gibi ama belli etmiyorum. millet yorgunluktan bayılmış. bir şofeeerrrr bir de biz uyumuyoruz. o gece evde oturduk konuştuk ''ne oldu'' dedim. ağlaya ağlaya anlattı. ''biliyorsun zalım anamı'' dedi. ''ananı skim sana bişey olmasın'' dedim. biraz bozuldu tabi, anası sonuçta. benim buna bir sarılışım var gecenin saat 3'ü... lan ben de ağladım, ''senelerin hasreti birikmiş'' dedim. öptü beni. biraz daha konuştuk, sonra nasıl olduysa bu kodumunun anası çıktı geldi. bir azar çekti buna ''çabuk git yat'' diye. kız resmen kaçtı yanımdan * ben dedim aha bunu gönderdi beni ekmek bıçağıyla doğrayacak. allahtan yapmadı.
birkaç gün sonra ben istanbula döndüm. konuşuyoruz telefonda, her şey güzel, ben göze almışım ne olacaksa. bir gün aradı beni, ağlıyor.
+canım benim noldu? niye ağlıyorsun?
-artık görüşemeyiz.
+ne demek görüşemeyiz?
-olmaz bizim işimiz.
+ne demek olmaz ulan? sen benimle tşak mı geçiyorsun?
-ya olmaz işte, olmayacak. senin yerin hep farklı olacak ama.
+olmasın farklı filan.
-öyle deme. seni hiç unutmayacağım. arada annenden alırım haberini.
+arama ulan annemi filan. ağzını zıçarım senin. (ilk defa bir kadına küfür ediyordum. hem de sevdiğim kadına)
-öyle deme ne olur. mecburum buna!
+neye mecbursun ulan? koca kızsın artık. yine mi bunu yapıyorsun bana?
-böyle olması gerekiyor. üzgünüm.
+ yok ya! sen üzülme vallahi. ben kendi beynimi skeyim! sana güvenen aklımı skeyim! kapat telefonu! beni sorarsan birine ağzına zıçarım senin!
kapattım telefonu. bir hafta sonra çıktı kokusu tabi olayın. yine hain kostok anası kızın beynini kemirmiş. tehditler filan ama benim zerre nickimde değil. benim için karşısına kimseyi alamayan birine inanılmaz kırılmıştım.
neyse velhasıl-ı kelam anasının istediği oldu. o çocukla evlendi bunlar. anasının illa da evleneceksin dediği çocuk kıza zerre gün yüzü göstermiyormuş. ''anan evime gelmeyecek'' diyormuş. ''o kadını istemiyorum bu evde'' diye haber yolluyormuş. lan ben bunları duyunca kızın durumuna mı üzüleyim, hain anasının düştüğü duruma mı sevineyim bilemedim. bir iki kere boşanmanın kıyısına gelmişler, toplamış pılını pırtısını anasının evine dönmüş. anası arıyor annemi ''abla ben napıcam. gitti evlendi bununla'' diyormuş bir de utanmadan.
şimdi düşünüyorum da belki de ikimizin de mutluluğunu çalan o kadının yatacak yeri var mı acaba? ondan daha çok sevdiğim kadınlar oldu ama bu o karının hain olduğu gerçeğini değiştirmeyecek. şimdi bir ömür sevgili damadıyla mutluluklar diliyorum ona.
kızlar siz de bir gün anne olacaksınız. sakın sevenlerin arasına girmeyin, sevgilinin hain annesi olmayın.