özlenir doğal olarak. şubat ayında o gezdiğimiz sokakta elimi ısıtan kişi o pamuk gibi eller yok ise özlenir o eller... seni sarıp sarmayalan parmaklar özlenir...
toplayan, düzelten, onaran, dokunduğuna soluk aldıran, telaşlı, usta, sevecen ve yabancısı olmadığı eller tarafından sahiplenilmeyi bekleyen ellerdir, özlenir.
Hele o avuç içleri... Ayrılırken son sözüm olmuştu öpmesin başka kimse avuç içlerini. hafiften nemlenir yumuşacık pamuk bir kefen gibi ellerine gömülmek gibi.. Gözler klişe olduktan sonra özlenesi en masum yerdir
şimdi nasıl ihtiyacım var buna,
geceleri yağan hasret yağmurlarında,
ellerini tutmak gece karanlığında,
gözlerine bakmak ,
ağlamak istiyorum,
ne zaman bileceksin sana olan sevgimi,
bir gün haberin olacak mı,
seni özlüyorum...
ellerini tutmak mı ?
bunu düşünüp çıldırıyorum...
güzel ellerine,
eşsiz tenine,
canım fedadır bunu bil,
hiç ummadığın bir gece yarısın da,
aç pencerenin perdesini,
yağmurlar altında beni ağlarken göreceksin,
imkansız oluşunu bile bile seni seviyorum,
seni özlüyorum,
ama ne gariptir ki,
seni görme ihtimalinden ürperiyorum,
çünkü sonrasında sensizlik çökecek,
beni o kara bulutlar varya,
acılar ülkesine götürecek,
mahvedecek perişan edecek,
ellerini tutmak mı ?
görmek bile yeter seni,
ellerini tutmak mı cennet bahçesinde olmak demek,
sevgimden habersiz yaşıyor olsanda,
bu duyguyu hayal edeceğim bir parça,
mutluluk için.