kendini unutmamak için şartlandırmış bünyenin yapacağı eylemdir.bir an önce kutlayıp üzerinden atmak ister... hic hatırlanmamasından iyi bi durumdur...
doğduğum gün yanında olmayıp, ıkınma acısını kutlamadığın annnemin serzenişini bir kenara atıyor ve uzun süreli triplerden, muhtemel bilinçsiz bedenime karıştırdığın genlerinden ötürü seni affediyorum. zira, ben herhangi bir acı çekmedim. annem çok bağırmış, bi de niyeyse normal doğum inadı tutmuş, ya da öyle gerekmiş, ya da inanılabilir ihtimal paramız yokmuş. çünkü bu inanılabilir seçenek, sen kıçını devirip evde, dışarıda içip yatarken ve doğum kadını sabah akşam ideal hayat, çocuk geliyor bilinciyle vereceklerimiz olmalıyı ekip, biçip, dikmeye çalışırken cismi bilinmeyen bebeğe alınacak ihtiyaçların parası normal doğumun acısının tersinden daha elzemmiş.
peki aradan 5 yıl geçtikten sonra mı?
ı ıh, gerekliliklerin arasında bi sperm öncüsü yok!
peki arada 10 yıl geçtikten sonra mı?
ı ıh, gerekliliklerin arasında bi spermin birey oluvermeye kıç atan öncüsü yok!
uzatmayacağım! peki aradan 23 yıl geçikten sonra mı?
genlerine karşı koyamıyorum ve genele karşı istemsiz tavrını çözümleyip algılıyorum, üstüne bir de farketmeden en alıcı uzvuma yerleştiriyorum. isyan eden, hayal kırıklığına uğrayan elbette!
ama şimdi önemini kaybediyor varoluşum, senin reddedişinin kabul edilmesinden de öte bi dalgınlıkla gelişigüzel ve içime verdiğinden yola çıkmış bir umursamazlıkla..
yargılandığımda seni anlayabileceğim aklıma gelmezdi; ama bu iki kopya bir ipte oynamaz. mahremiyetine saygı, mahrumiyetine kin duyarken, içimden mum üflesem ve bi anlık ihtiyaç dahiliyle mum üflerken söz geçirsem farketmeden dilime gitmeyen yoldan, yani engebeli kalın duvarın gerisindeki kalbimden, dilerdim ki; "beni yalnız bırakmayın!"
yoksa, bu pasta, kakaosuyla bana pek bir şey vermedi, dilime hazdan öte. tatmin mi; biraz daha geniş, biraz daha, biraz daha..
sevgili?
farketmez, doğum taklidim her göz açımımda. sen salla, %100 tutturmaya mahkumsun..